• KURAN'DA MİKROSKOBİK & KOZMOLOJİK BİLGİLER
    • gereçler: bilim sağduyu bilgi inanç vicdan akıl adil sabır özgürlük
    • Bilim Işığın, Gölgen Cehaletin.
    • Kaçamayacaksın ışıktan, Gölgen ortaya çıkacak
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100079071813049
  • https://www.twitter.com/@asronspace
  • https://www.instagram.com/kilavuzoglu.mustafa/
  • https://www.youtube.com/channel/UCFVG7clKZdbDuVuLZ3T68jA
Allah’a Borç Vermek ve Evrensel Olimpiyatlar

Allah’a Borç Vermek ve Evrensel Olimpiyatlar

Başlığın başı ve sonu sanki biraz alakasız gibi duruyor; acaba gerçekten öyle mi?

Kuran’da “riba” denilen tefecilik yasaklanmış olmasına rağmen açık bir vadeli hesabınıza faiz karşılığında sürekli yatırım yapmamız isteniyor, hem de aşırı yüksek faiz getirisiyle.

Birçok ayette defalarca “Allah’a borç verenler”den bahsediliyor ve “Allah’a borç verenler ahirette bunun karşılığını fazlasıyla alacaktır” diye devam ediyor. Bir tanesini aşağıya kopyalıyorum, diğerlerini yazının sonunda okuyabilirsiniz.

64/ Tegabün 17- Eğer Allah'a güzel bir borç verirseniz, Allah onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allah çok mükafat verendir, halimdir.

Ana başlıklarla Allah’a borç vermeyi iki sınıfa ayırabiliriz. İnsanların çoğu sadece birinci sınıfı biliyor fakat malesef bunu bile yanlış biliyorlar. Oysa ikinci sınıftakilerin de faiz getirisinin birinci sınıftakinden aşağı kalır yanı yoktur.

Önce kısaca ilk sınıftakilerin doğrusunu yazayım, ardından olimpiyatlara geçelim: Allah yolunda ilim ve bilgiyle Kuran’ı yaymak için barışçıl yollardan hem maddi olarak destek hem de zamanınızı ayırıp mücadele etmek birinci sınıf borç vermektir. Vaktinizi ayırmanız gereken hususu da maalesef herkes yanlış anlamış "canınızla, malınızla" ibaresini “canınız pahasına” zannetmişler. Oysa bize verilen tek şey ASR yani “süre”dir ve toplam süremiz ise “hayatımız” yani “ömrümüzdür”. Örneğin, benim anlayışıma göre bu yazının yazılması için harcanan emek ve vakit bu türden sayılmalıdır.

Bu sebeple ömrümüzden Allah’ın dinini tanıtmak ve anlatmak için harcayacağımız süre “canınla” mücadele etmek demektir. İnsanların çoğu bunu anlamıyor nedense ve beyinlerinin insani kısmı olan frontal korteks ile vahşi ve “hayvani” beyin dediğimiz limbik (primal) sistemini karıştırıp bunu “ölmek/öldürmek” zannederek ve hatta böyle uygulayarak günaha girmekten başka bir şey yapmıyorlar. Ölmek ya da öldürmek ancak ve ancak nefsi müdafaa için yapılacak bir savaşta müsaade edilmiştir. Ne yazık ki Yüce Allah’ın dediği gibi “insan zalim, cimri, bencil ve cahildir” ve böyle yaratılmasının da bir sebebi vardır: Sınav sorularından birisi, olimpiyat yarışlarının önemlileri oyunlarındandır "bunlardan kurtulmayı başarmak".

33/Ahzab 72- Biz emaneti göklere, yeryüzüne ve dağlara teklif ettik; ama onlar bunu yüklenmek istemediler. Ondan korktular ve onu insan yüklendi. Şüphesiz insan çok zalim, çok cahildir.

Şimdi “Zalim, Bencil, Cimri ve Cahil” insanlar olarak Allah’a vermemiz gereken ikinci sınıf borcun ne olduğuna bakabiliriz: Önce bu zalimlikten ve bu cahillikten kurtularak ve ardından da… (YAZI SONUNDA VERİLEN VİDEOYU İZLEMEYİ İHMAL ETMEYİNİZ)

Dünya üzerinde zulüm olarak gördüklerimizin iki kaynağı vardır. Bunlardan birisi Allah’ın sınaması, diğeri ise “cahil ve zalim” insanların yapmakta olduğu kötülüklerdir (hem kendisine hem başkalarına). Mallardan, canlardan, evlatlardan eksiltmeler (ölümler), hastalıklar, afetler, her türlü duyusal ve duygusal zorluklar bu sınavın sorularındandır ve bu zorlukları sabırla atlatanların karşılığı ahirette fazlasıyla ve süresiz olarak telafi edilecektir.

Allah “iyi” ve bir tek yaratıcı olarak, Rahman, Rahim ve Rezzak gibi bazı sıfatları hasebiyle yarattıklarının tüm ihtiyaçlarını karşılamak zorundadır; bu amaçla gerekenlerin hepsini de zaten fazlasıyla yaratmıştır.

İçinde bulunduğumuz evren, bir olimpiyat köyünden farksız olup bütün insanlar da bu olimpiyatın sporcuları, oyuncularıdır. Hayat adındaki bir ömür süren olimpiyat yarışlarının sahası ve sahnesi olan evrende, insanların tümüne yetecek rızık ve nimetler sunulmuştur ve yarışların ana dallarından birisi de bu nimet ve rızkın insanlar arasında adil dağıtılmasını sağlamak, en azından etrafınızda, elinizin ve gözünüzün ulaşacağı her yerde aç, açıkta, susuz, yolda kalmış, muhtaç ve köle hiç kimse kalmaması için mücadele etmektir. Ayetle de sabit olduğu gibi hayat bir yarıştır; iyilik güzellik barış için yarış...

2/Bakara 148- Herkesin yöneldiği bir yönü vardır. Öyleyse siz de yararlı işler (iyilik) yapmada birbirinizle yarışın. Nerede olursanız olun Allah hepinizi bir araya getirir. Kuşkusuz, Allah Her Şeye Güç Yetiren'dir.

Bu yarış kategorisinde, örneğin aç bir insanın doymasını sağlamak, Allah’ın Rezzak sıfatıyla herkese ulaştırmak zorunda olduğu rızkı, onun yerine hedefine ulaştırmaktır: böylece insan Allah’a güzel bir borç vermiş olarak, ahirette faiziyle birlikte Allah’tan alacaklı duruma geçiyor demektir.
 
Buna basitçe “sevap kazanmak” diyoruz. Vadeli hesaba para yatırmak gibi; yapılan her türlü iyilik ile hesap bakiyenizi arttırıyorsunuz, engellediğiniz her kötülükle de öyle.

Dünyaya geldiğimiz anda herkesin vadeli hesabı bonus olarak yatırılmış bir meblağ ile hemen açılmış oluyor. Sevap işledikçe hesabınıza yatırım yapıyorsunuz, arttırıyorsunuz. Kötülük yaptıkça da hesabınızdan harcıyor, bakiyesini azaltıyorsunuz. Fakat hesabınızdan yapacağınız harcama “kötülük yapmak” ile sınırlı değil. Yapabilecekken yapmadığınız her iyilik ve ayrıca engel olmadığınız, karşı çıkmadığınız her kötülük de zararınızı arttırıyor. Bu hususa çok dikkat etmek gerektiğine inanıyorum çünkü insanların büyük çoğunluğu "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyerek veya "zararsızdır, etliye sütlüye karışmayanlar iyidir" zannederek bu gerçeğin farkında bile değiller; kredi kartı gibi karşılıksız olarak boş yere harcayıp duruyorlar kendilerine verilmiş olan kredilerini, yani ömürlerini.

Elimizde olan tek şey zaman ve bu yüzdendir ki iyilik yapmadan veya kötülüğe engel olmadan geçen her an her gün, insan zarardadır. Sadece üç ayet olan Asr suresi de bunu anlatıyor zaten.

İşte size hayatınızın bilançosu: Hesap açılışındaki bakiyenizi koruyabildiyseniz "orta yolu bulmuş" olarak cennete girmiş olacaksınız. Hesap bakiyenizi arttırdıysanız, artışa göre yarışı önde bitirenler, cennetin zenginleri, Allah katında derecesi yüksek kişiler olacaksınız. Bakiyeniz azaldıysa ve hele ki eksiye düştüyse yandınız demektir. Öyle zannediyorum ki bakiyesini azaltanlar belli bir süre yandıktan sonra kurtulabilecek iken, eksiye düşürenlerin ateşten çıkma şansı olmayacaktır. Cennet ile cehennem arasındaki "kapısı olan duvar"daki kapı işte bu şekilde cezasını çektikten sonra cennete geçebilmeleri için olabilir. Aşağıya kopyaladığım ayetteki kapının işlevinin bu olduğunu sanıyorum fakat cehenneme girdikten sonra çıkmanın mümkün olup olmadığını Kuran'da kesin teyit eden bir ayet bulunmuyor maalesef. 

57/ Hadid 13- .... Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azap bulunan kapılı bir sur çekilir.

Allah bu sınıftaki borç anlamında, yarattıklarının bazılarının doğal olarak veya diğerleri tarafından aç, susuz kalıp, işkenceye tabi tutulmasına göz yummakta ve örneğin aç birisi için sanki “Rezzak” sıfatını bir kenara bırakmaktadır. Fakat esasen olan; bu sıfatına yarışlar/müsabaka/sınav boyunca insanı vekil kılmasıdır. Bu kategorideki yarışın kazananı, bu vekaleti hakkıyla yerine getirenler, açları, muhtaç olanları doyuranlar, koruyanlar olacaktır. Aç ve açıkta kalmış olanlar ise zaten sınavın zorlu sorularıyla boğuşuyorlar demektir. Siz farketmeseniz de, herşey nasıl da birbiriyle alakalı ve birbirini tamamlıyor. 

Yarış alanına Allah hem dilediği gibi müdahale etmektedir hem de aynı zamanda insanların her türlü kötülük ve çirkinliğine de müsaade etmektedir; nihayetinde sınavdayız ve soruları çözmekle boğuşuyoruz fakat bazıları sınavla boğuşmak yerine birbirlerini boğazlıyorlar. Buraya yazıp dillendirmek istemediğim her türlü diğer çirkinliklerin, kötülüklerin yanında bunu futbol maçında gol atmak veya atılmasını önlemek için sert bir çelme takıp rakip oyuncuyu sakatlamaya da benzetebiliriz; sonuç kırmızı kart…

Mecbur kalmadıkça, yani nefsi müdafaa olmadıkça hiç kimseye çelme takmak veya yumruk atmak zorunda değiliz, hatta yapmamalıyız. Ne kadar vahşi, zalim veya kabul edilemez olsa da bu tamamen kişinin kendi seçimi: Seçim bizim, iyiliği ve barışı seçelim.

 

Yeni sezon Evrensel Olimpiyat Oyunlarında herkese başarılar diliyorum. İnşallah müsabakalar boyunca hesap bakiyenizi iyice arttırıp çok zengin olursunuz.

Sevgiler,

Allah’a borç vermek ile ilgili diğer ayetler:

2/Bakara 245- Kimdir Allah’a güzel bir borç verecek o kimse ki, Allah da o borcu kendisine kat kat ödesin. (Rızkı) Allah daraltır ve genişletir. Ancak O’na döndürüleceksiniz.

57/Hadid 11- Allah'a güzel bir borç verecek olan kimdir? Artık Allah, bunu onun için kat kat arttırır. Onun için 'kerim (üstün ve onurlu) bir (ecir) mükafat, karşılık vardır.

57/Hadid 18- Gerçek şu ki, sadaka veren erkekler ile sadaka veren kadınlar ve Allah'a güzel bir borç verenler; onlar için kat kat arttırılır ve 'kerim (üstün ve onurlu)' olan (ecir) mükafat, karşılık da onlarındır.

73/Müzemmil 20- Artık salatı dosdoğru eda edin, zekâtı ödeyin ve Allah'a güzel bir borç verin, ki hayır olarak kendi nefisleriniz için önceden takdim ettiğiniz şeyleri daha hayırlı ve daha büyük bir (ecir) mükafat, karşılık olarak Allah katında bulacaksınız.

  
7258 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam149
Toplam Ziyaret1127258
Linkler