Standart Fizikte temel elementleri gösteren tablo: 31 adet
Böylece modern fiziğin elindeki bütün bilgiyle yukarıdaki tabloda teyit edilen 31 temel parçacığı Kuran’ın bize 1400 yıl öncesinden haber vermiş olduğunu ortaya koyduk. Bu cümlenin ardına şunu eklemek zorundayım: Bazı insanlar düz mantıkla, madem bunlar Kuran’da yazıyor, neden Müslümanlar değil de başkaları buluyor diye soruyorlar ve bu türden sorulara kimsenin cevap veremeyeceğini düşünüp kendilerini hem zeki hem de çok haklı zannediyorlar. Pabucumun akıllılarına özet bir cevap vereyim (şakaya kimse alınmasın lütfen, aksini kanıtlayacak bir argümanı olduğunu düşünenler bana da yapabilir aynı şakayı).
Bilimde ilerleyenler ve yeni şeyleri keşfedenler elbette ki ancak bilimsel yöntemleri kullananlar ve buna imkân bulanlar olacaktır, oturduğu yerden hiç anlamadan Kuran okuyanlar değil. Bilim herşeydir. Kuran'ı bilimden ayıramayacağımızı gözler önüne sermek de "mistik" değil bilimsel bir çalışmadır. Okudukça anlayacağınızı umuyorum.
Kuran bize bilim öğretmek için gönderilmiş bir kitap da değil zaten fakat geldiği yerin dünya dışından, yaratandan olduğunu gözler önüne sermek adına bir görevi var. İşte bu yüzden bize diyor ki “bilimde ne kadar ilerlersen ilerle ve ne öğrenirsen öğren, ben bunları zaten senin daha aklına bile gelmeden önce buraya yazıyorum ki herhangi bir bilgiye ulaştığında bunun zaten 1400 yıl önce yazıldığını gör ve "evrenin yaratılmış olduğuna yani seni yaratana inan”.
Müteşabih dediğimiz ayetlerin görevi de budur: Bilimsel gerçeklerin benzetme, teşbih sanatıyla tasvirleridirler hepsi. Bilimde ilerleyip keşfetmedikçe, onları masal gibi zannedersiniz, imanı olmayanlar reddederler, imanlı olanlar ise, anlamasalar bile Yaratıcı'ya=Allah'a inanırlar. Keşfettiğinizde ise bu benzetmeyi yapanın bir insan olamayacağını anlarsınız. Bu yüzden de, bilimsel keşif yapılmadıkça, bu ayetlerin ne dediğini bilemezsiniz. Ateistlere, deistlere, agnostiklere kısa cevap: Kuran'dan bilim üretemezsiniz, bilimde ilerledikçe Kuran ile iman ve inanç üretebilirsiniz.
“İnanmanın” kendisi sınavın bir numaralı sorusu olduğu için her şey analojik veya dolaylı bir şekilde anlatılıp gösterilerek “a. İnanıyorum, b. inanmıyorum” şıklarından birinin seçimi de öğrenciye, yani bize bırakılıyor. İster "a" deyin ister "b". Kuantum yapıtaşlarının sayısı dahil en zorlarından yazının sonuna kısmen listelediğim bilimsel konuların teyidini Kuran’da bizzat bulmuş birisi olarak yazıyorum bunları ve Kuran’ın şunu söylediğini de yüzde yüz görüyorum; İster "a" deyin ister "b", bu seçim özgürce yapılır ve uygarca konuşup tartışmak dışında hiç kimse herhangi bir şeye inanmaya veya inanmamaya zorlanamaz. Zorlayan "zalimdir".
---- **** ---- **** ----
Konumuz renkler ve yukarıda renklendirdiğimiz iki adet başlığı açıklamaya başlıyorum. Mümkün olduğunca sıradan kelimelerle anlatacağım ki anlamayan kalmasın aksi takdirde yüksek mühendislerin bile anlaması zor olabilir.
Yukarıdaki ilk tablo bütün evreni oluşturan yapıtaşlarını gösteriyor.
Bilimsel çalışmalara geçildiğinde ise bunları daha da detaylandırmak, örneğin renklerine ayırmak gerekiyor. Aslında kuantum parçacıkların renkleri yok fakat bildiğimiz yollardan tanımlayamadığımız bazı özelliklerini renkleri varmış gibi ayırarak incelemek mümkün olabiliyor ancak. Örneğin resimde bir kedigözü misketi var. Evet, bu bir misket. Ancak bu misketin herşeyiyle aynı fakat aşağıdaki gibi başka renklerde olanları da var.Araştırmada daha da detaya inmek istediğimizde misketlerin farklı renklerini de tanımlamamız gerekiyor.
Renklerden başka, kuantum elementleri tanımlamak için sanki dönüyormuşcasına yandaki gibi, sağa veya sola dönenler diye de ayırıyoruz, fakat gerçekten döndüklerini göremiyoruz.
Misketleri renklerine göre ayırdığımız gibi evrenin yapıtaşlarını da ayırdığımızda karşımıza çıkacak olan tabloyu aşağıda görebiliriz.
Kuantum fizikte bu renklendirme detaylarını inceleyen kategori Quantum Chromo Dynamics (QCD) olarak adlandırılıyor. Chromo kelimesi latince“renk” anlamında. Dünyanın en zor bilim dallarından olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bu tablonun "sadeleştirilmesi" konusunda: Renkli tablomuza, gluonlar hariç 53 element yer alıyor. Yer çekimi elementi olan ve ilk tablomuzda “G” ile gösterilen “graviton” eklenmemiş; çünkü yerçekimi herkes tarafından bilindiği halde bununla ilgili parçacık henüz keşfedilemediği için nedense bazıları onu tablolara koymuyorlar. Ben, Kuran'a dayalı farklı bir teorim nedeniyle zaten Graviton yerine "Asron" vardır diyorum. Ayetten biliyoruz ki "Gökler (uzay/evren) görülmez direklerle, duvarlarla bina edilmiş" bu da içinde hareket ettiğimiz için "zaman" algısını oluşturan yapıtaşı. ASR suresinin işaret ettiği, aslında zaman değil, zaman algısının içinde oluştuğu "ASR DENİZİ = UZAY = EVREN". Allah zaten açıkça diyor ki "görülmez duvarla yükselttim", bu da neden var olduğu halde bir türlü bulunamadığını yeterince açıklıyor. Asron/Graviton eklendiğinde, element sayımız 54 oldu.
Diğer husus, gluonlar... Gluonlar quarkları bir arada tutarak, nötron ve protonların oluşmasını sağlayan yapışkan lastik gibi ajanlar. Renkli yapıya sahip olan elementler de sadece "gluonlar ve quarklar" ve bunlar maddenin, dolayısıyla bizlerin ana yapıtaşlarımız. Bilinen en güçlü kuvvet olan "atom enerjisi" de bunlardan geliyor, yani evrenin en büyük gücünün kaynağı “renkler”. Elbette ki bunlar gerçek renkler değil, yukarıda izah etmeye çalışmıştım. Yine de güçlü olmak için acısıyla tatlısıyla çok renkli bir hayata işaret ediyor diyebiliriz.
QCD konusunu ana hatlarıyla zaten biliyorum fakat detaylı incelemediğim için dünyanın en büyük bilim kuruluşları ve üniversitelerinin bize sunduğu bu tabloya ve içerdiği element sayısına göre, bununla 114 sayısı arasında herhangi bir ilişki kurmak mümkün değildi. Doğrusunu anlamak için rengarenk boyanmış “gluon”lara bir göz atmamız gerekiyor; tabloda toplamda sekiz adet yer alıyor. Gluon'ların 8 adet değil 3 adet olması lazım. 3 Temel Renk. Oysa tablomuz, renk kombinasyonlarına da yer vermiş.
Hem Quarklar hem de gluonlar aynı üç renk ve bunların anti-renkleriyle tanımlanıyorlar; madde-antimadde gibi. Kırmızı, Yeşil ve Mavi ile anti-Kırmızı, anti-Yeşil ve anti-Mavi.
|
|
Tabloda iyice görmek için renkli parçacıklarımıza biraz daha yakından bakalım.
Görüyoruz ki quarklar kırmızı, yeşil, mavi ile birlikte, bunların anti-renkleriyle tablomuzda yer alıyorlar. Gluonlara baktığımızda ise tuhaf ve karışık renkler çıkıyor karşımıza. Oysa gluonların da quarklarla aynı renklere sahip olduklarını söylemiştik yukarıda. Bunun sebebi şu: bilimsel araştırmalar sonucunda gluonların ancak 8 ayrı renk kombinasyonuna sahip olabildikleri bulunuyor ve bu yüzden QCD bilim insanları (ve kuantum fizikçiler) bu kombinasyonların tamamını (8 adet) olduğu gibi tabloya eklemişler. Sadeleştirme ereği de işte buradan kaynaklanıyor: Biz kombinasyonları değil, temel parçacıkların tek tek kendilerini arıyoruz. Yaratıcımız Allah'ın sorduğu "yarattığım hangi nimeti inkar edersiniz" sorusundaki her bir nimeti.
Quarklar da farklı renk kombinasyonlarında bir araya gelebilirler fakat her bir kombinasyonu ayrı bir element olarak almıyoruz çünkü bu tamamen yanlış olacaktır. Yandaki proton örneğinde, üç ayrı renk kuarktan oluşan "proton"u veya nötronu ayrı bir temel element olarak saymadığımız gibi.
Proton veya nötron gibi üçlü quark kombinasyonlarından başka quarkların ayrıca ikili, dörtlü ve beşli kombinasyonları da var. Bunları saymadığımız ve tabloya koymadığımız halde nedense QCD tablosunda bunu göz ardı etmişler. İnsan bazen en zor ve çok karmaşık şeylerle uğraşırken, en temel detayı gözden kaçırabiliyor demek ki.
Quantum dünyasında tuhaflık bitmez; kimsenin -evet, hiç kimsenin- anlayamadığı tuhaflıklarla dolu.
Tuhaf bir Quantum notu daha ekliyorum: Az önce madde anti-madde çiftlerinden bahsetmiştik. Bu da eğer üç farklı renkte quark varsa, ayrıca üç ayrı renkte anti-quark olmak zorunda olduğunu ifade ediyor. Yani toplamda 6 faklı quark var. Ancak, her temel parçacığın anti-temel parçacığı bulunmuyor malesef. En baştaki ilk tabloya bakarsanız göreceksiniz ki, quarklar ve leptonlar çift çift iken, onların yanında aralarında "gluon"un da yer aldığı sarı renkte tek olarak yedi ayrı element bulunuyor çünkü bunların anti-elementleri yok. Daha doğru bir tanımla bunların anti-elementleri de kendilerinden başkası değiller.
|