Hz. Muhammed'in Günahını Almak HZ. MUHAMMED’İN GÜNAHINI ALMAK
Dedikodu yapmanın ve özellikle de yalan ve yanlış şeyler söylemenin kötü ve günah olduğunu kabul etmeyen yoktur herhalde. Hepimizin sözüne güvendiğimiz veya güvenmediğimiz insanlar olabilir, ancak hiç kimse elinde yeterli bir kanıt olmaksızın kimin gerçekten doğru ya da yalan söylediğini bilemez, bilemeyebilir. Kendimiz şahit olmadıkça, bize söylenen her haberi, her sözü (hadisi) doğruluk testinden geçirmek zorundayız. Bu konuda çok net bir ayet, kesin bir emir vardır: Hucurat suresi 6. Ayet.
Ey inananlar! Eğer yoldan çıkmışın biri size bir haber getirirse, onun iç yüzünü araştırın, yoksa bilmeden bir millete fenalık edersiniz de sonra yaptığınıza, ettiğinize pişman olursunuz.
Bilimle bire bir uyumlu olan Kuran bu ayet ile her haberin ve her sözün doğruluğunun araştırılmasını emretmesi, bilimin de her teorinin test edilip doğrulanmasını şart koşma prensibiyle yine bire bir uyumludur.
Peki Müslümanlar hem Yüce Allah’ın hem de bilimin emrettiği bu doğrulama işini yapıyorlar mı? Maalesef hayır. Büyük bir çoğunluk yapmıyor ve bu yüzden yalan yanlış haberlere, sözlere, hadislere temelsiz bir şekilde uyarak akla ve Kuran’a uymayan sözleri de “kesin doğru” olarak kabul ediyorlar.
Peygamberimizin söylemiş olabileceği sözlerin tamamı Kuran’a uygun olmak zorundadır, aksi takdirde Yüce Allah onu hemen öldüreceğini Hakka suresinde bildirmiştir:
44- O (peygamber), bize isnaden bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, 45- Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık. 46- Sonra da onun şah damarını keser atardık. 47- O vakit sizden hiçbiriniz ona siper de olamazdınız.
Yüce Allah’ın sözleri Kuran’dır, Kuran’dadır. Demek ki, peygamberimize atfedilen her hadisin Kuran’a uygun olup olmadığı araştırılıp test ve teyit edilmelidir. Aksi halde sevgili peygamberimizin günahını almış oluruz. Yanlış hadisleri savunanlar ise en fazla günah alanlardır. Yüce Allah hepimize günahların büyüklerinden sakınabilmeyi nasip etsin.
Hz. Muhammed’in günahını almakla ilgili örnek ayetleri, ibret olması açısından özellikle kendi adını taşıyan surede bile inceleyebiliriz: Muhammed Suresi:
1. O (Allah), küfre/yanlışa sapanın işlerini boşa çıkarır.
2. İman edip salih emellerde bulunan (hayra ve barışa yönelik işler yapanlar) ve Rablerinden Muhammed’e hak olarak indirilene inananların kötülüklerini, günahlarını (Allah) bağışlar ve hallerini düzeltir.
3. Bunun sebebi şudur; küfre/yanlışa batanlar batıla uymuşlardır, iman edenler ise Rablerinden gelen hakka uymuşlardır. İşte Allah insanlara kendi durumlarını böyle haber verir.
Zaten çok açık ve net olan bu ayetleri herkesin kolayca anlayacağı şekilde daha da kolaylaştırmaya çalışalım.
-
Ey insan! Üçüncü ayette işaret edilen kendi durumunu bir düşün…bakalım sen bu ayetlerin emrettiği yolda sadece Rabbinden hak olarak indirilene mi iman ediyorsun yoksa başka insanların yazıp çizdiklerine mi inanıyorsun? İman edenler Rablerinden gelen hakka uymuşlardır diyor ayet, sen Rabbinden gelen tek hakkın, ikinci ayette açık açık Hz. Muhammed’e indirildiği yazılan Kuran olduğunu bilmiyor musun? Sevgili peygamberimize Kuran dışında indirilen başka bir şey var mıdır?
-
Yine aynı üçüncü ayet, Hz. Muhammed’e indirilen dışındakilere iman edenlerin “batıla uymuş kimseler” olduklarını sana bildirmiyor mu? Hadis kitapları Rabbinden mi indirilmiştir yoksa peygamberimizin ölümünden sonra kulaktan kulağa aktarılan sözlerden mi derlenmiştir? Yoksa sen hadis kitaplarının peygamberimiz zamanında yazılmadığını, onun ölümünden senelerce sonra derlendiğini bilmiyor musun? Bazıları 200 yıl sonra diyor bazıları 50 yıl sonra diyor, hiç fark etmez. Peygamberimiz yaşarken yazılmadığı kesin çünkü o, Kuran’dan başkasını yazdırmaz, söylemez. Hatta onun zamanında yazılmış bile olsa, peygamberimiz bunları bizzat tasdik etmediyse kesinlikle delil kabul edilemez. Neden mi?
BAŞKA ÖRNEKLER DE İSTERSENİZ, BUYURUN MAİDE SURESİNİ OKUYUN LÜTFEN:
Maide 44: . . . . Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, KAFİRLERİN ta kendileridirler.
Maide 45: . . . . Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, ZALİMLERİN ta kendileridirler.
Maide 47: . . . . Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler, SAPKINLARIN ta kendileridirler.
Maide 48: . . . . (ey resul) öyleyse sen de onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, . . .
Maide 49: . . . . Sen de onlar arasında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, . . .
Araf 2, 3. (bu Kuran) insanları uyarman, inanalara öğüt vermen için sana indirilen bir kitaptır... .. Rabbinizden size indirilene uyun, Kuran'ı bırakıp da başka veliler/öğreticiler peşine düşmeyin. Siz ne kadar da az öğüt alıyorsunuz.
HAYDİ, bu ayetleri okuduktan sonra söyleyin şimdi: Sizin KURAN dışında velileriniz/öğretmenleriniz mi var? Siz Allah'ın öğüdünü inkar edenlerden misiniz?
HAYDİ; Allah'ın indirdiği KURAN dışında veliler edindiyseniz buna göre karar verin, siz yukarıdaki ayetlerde yazılanın hangisindensiniz... kafir misiniz yoksa zalim misiniz yoksa sapkın mısınız? Hangisisiniz? Bence, belki de sizler bunların hiçbirisi değilsiniz, kusura bakmayınız ama kendinize gelmeniz adına söylemek zorundayım ki, muhakkak ki hepiniz akletmekten acizsiniz...
-
Bu konuda başka bir yazımdan kısa bir alıntı yapmak isterim:
“Burada bir parantez açmak şart oldu: bu bağlantıları yapamayan ya da yanlış yapan belki de iyi niyetli fakat cahil pek çok kimse İslam dinine ve toplumuna, insanlara akıl almaz zararlar vermişlerdir ve çok yazıktır ki bu durum halen devam etmektedir. Yukarıya kopyaladığım örnek bazı ayetlere, özellikle Zümer 27. ve İsra 89. ayetlere rağmen, Kuran’ı bir kenara bırakıp -hatta boş verip- asırlar öncesinde ölmüş insanlardan (kendileri çok mübarek insanlar da olsalar) nakledilen kulaktan kulağa oyununa inatla ve azimle devam etmektedirler.
Çocukların oynadığı bu oyunda ilk ve son söylenen sözlerin birbirini tuttuğu çok nadir görülürdü ve zaten oyunun eğlencesi de en sonda bozulmuş olarak ortaya çıkan ifadelerdeki komik farklılıklara gülmekten geçiyordu. Maalesef din konusunda ve İslam üstünde oynanan bu oyun gülüp eğlenmeyi değil, günümüze dek ulaşmış bir bozulmuşluğu, savaşları, zulmü ve zalimliği getirmektedir.
Elbette ki geçmişten alacağımız çok dersler vardır, fakat dini konularda ders çıkarabileceğimiz söz ve hatıraların doğruluğuna inanmadan önce Kuran’a yüzde yüz uygun olduğunu teyit etmek zorundayız.”
Burada betimlediğim kulaktan kulağa oyunu gibi, peygamberimiz kendi zamanında “Allah’tan indirilene uymak anlamındaki Sünnetullah” demiş ve emretmişken, bu söz de onun ölümünün ardından kulaktan kulağa “ehli sünnet olarak peygambere uymak” diye değişmiştir. Şöyledir ki; peygamberimiz sadece Yüce Allah’tan geleni söyler ve uygular aksi takdirde kendisine ne olacağını Kuran’dan ayetlerle gösterdik. Peygamberimiz “Sünnetullah” yolunda yürümüştür ve bizim de peygamberimizi takip etmemiz emredilmiştir: Sünnetullah yolunda yürümek.
-
Peki nedir Sünnetullah? Yukarıda ayette yazıldığı gibi “Rabbinden Hz. Muhammed’e indirilendir yani Kuran yolunda yürümektir.
Uzun olmasın, başladığımız şekilde dedikodu ve Hucurat suresiyle bitirelim:
Hucurat 12. Ey iman edenler! Zannın birçoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerini arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir, Tevvab’dır, Rahim’dir.
Konunun daha rahat anlaşılması için Peru'dan antik çağlara ait iki duvar göstermek istiyorum.
Buradaki duvarların hangisinin gerçekten antik çağlara ait olduğunu hemen söyleyebilirsiniz değil mi? Her ne kadar klasik tarihçiler hepsini İnka'lar yapmış deselerde, gerçek pek öyle demiyor. Mega taşlarla yapılan kısım İnka'lardan çok daha eski dönemlerde yapılmış. İnka'lar ise soldaki resimde görülen ve orijinaline göre çok eğreti görünen üst kısmı eklemişler. Bu tarihçiler kısa zaman öncesine kadar da "tarih Sümer ile başlar" diye tutturmuşlardı, sonra Süme'den 6 bin yıl daha eski Göbeklitepe bulundu.
Peki İslam dinine sokulan, eklenen hangi hadisin gerçek, orijinal ya da ekleme/uydurma oldğunu bu kadar kolay ayırt edebilir misiniz? Asla. Ne kadar emin olduğunuzu söyleseniz de, hepsi ancak "zan" olarak kalır ve Allah diyor ki "zannın bir kısmı günahtır".
Ey güzel insanlar, lütfen sevgili peygamberimizin günahını almaktan vaz geçin artık, yalan yanlış hadislerle ölmüş kardeşinizin etini yemeyin. Yüce Allah’ın emrettiği şekilde Rabbimizin sevgili peygamberimize hak olarak indirdiğine uyun, başka yola sapmayın. Umulur ki Yüce Allah bilmeden işlediğimiz günahların ardından hepimizi bağışlar.
Sevgiler,
Mustafa Kılavuzoğlu Lozan, Şubat 2021 |