Bu yazıda "İçinizdeki ve Çevrenizdeki Şeytanlarla Birlikte Vesvese, Hevesine Uymak, Kitabı sağdan verilenler - Kitabı soldan verilenler ve kendi Kitabınızı Göreceksiniz inşallah. Kısaca da Olsa Kaderi, ARŞ'ı ve Boynunuza Bağlı Talih Kuşunuzu da Göstermeye çalışacağım.
Beyin fonksiyonlarınından görsel iletişimin birebir anlatımının GÖRSEL VAHİY olduğunu bu linkte ve videoda göreceksiniz: Görsel Vahiy Anatomisi
DEVEKUŞU YUMURTASININ DA AYNI AYETTE SÖYLENDİĞİ ŞEKİLDE ARZ=KAFATASI İLE AYNI OLDUĞUNA DA ŞAHİT OLACAKSINIZ. (ARZ=KAFATASI VE BEDEN, GÖKLER=BEYİN KORTEKSİ -BİLİŞSEL SEVİYELER)
Tam olarak teyit edilmiş olmasa da Albert Einstein'ın şöyle bir sözü var denir: "Sezgisel (veya metaforik) zihin kutsal bir hediye, Rasyonel akıl ise sadık bir hizmetkardır". Modern yaşam bağlamında hizmetkâra boyun eğerek (taparak) ilahi olanı kirletiyor olmamız çok paradoksaldır.
İlahi olan= Sezgisel Beyin, Hizmetkar= Rasyonel Beyin. Nasıl "maddenin" kölesi olduğumuzu ve bu ifadelerin bilimsel karşılıklarını aşağıda göreceğiz.
İnsanı insan, bizi biz yapan beynimizdeki "neo/ prefrontal kortekstir" ve yapısal olarak tam da ayetin dediği şekilde altı farklı katmana ayrılıyor. Ve ayrıca, neden ayette "günahkarların "alınlarından" yakalanacağını" da açıklıyor. Beynimizi, aklımızı yaratan Yüce Allah, bizim aklımızın ötesinde en yüce Akıl seviyesinde, bize göre "EN ÜST AKIL, EN YÜCE MAKAM" diyebileceğimiz ARŞ'ta.... Bütün evren gibi bizim bütün benliğimiz de O'nun kontrolünde. O her şeyimizi görür, bilir, işitir çünkü bizim erişemediğimiz Üst Akıl = Bilinç-Üstü O'nundur.
. 96 Alak 15. Hayır, eğer vazgeçmezse, onu alnından tutup sürükleyeceğiz,
. Araf 54. Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde/kademede gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır.
==> BİLİNÇ ALTI DEYİMİNE ÇOK ALIŞIĞIZ, ŞİMDİ "BİLİNÇ ÜSTÜ" DEYİMİYLE ARŞ'I TANIMLAMANIN DOĞRULUĞU/GERÇEKLİĞİ DURUYOR KARŞIMIZDA: ARŞ = BİLİNÇ ÜSTÜ
Gri gösterilen, beynimizin en üst alanı, 6 katmanlı Neocortex bizim Bilincimizi oluşturuyor. Ve "ARŞ" Bilinç-Üstü olarak bizim erişim imkanımız olmayan daha üst seviyede olmalı.
Beynimizin Bölümleri
Beyninizin sol tarafına uyarsanız dünyevi tarafı seçen kararlar alıyorsunuz, sağ tarafı dinlerseniz iyi insan olmak ve ahirete yatırım yapanlardan oluyorsunuz. Bildiğimiz gibi, herşey beynimizde "hafıza" şeklinde depolanıyor. Hangi tarafın isteğine göre karar alırsanız, kararın/olayın önemine bağlı olarak o tarafa bir ağırlık ekliyorsunuz. Sol tarafı "hizmetkar" "bilgisayar" gibi kullanarak kararınızı sağ tarafın "VİCDAN" ile almasına izin vermelisiniz.
52. sıradaki Tur suresine bakalım.
1. Yemîn olsun Tur’a. 2. Satır satır yazılmış o kitaba. 3. Açılıp yayılmış ince deri üzerine. 4. Beyt-i Ma‘mûr’a, 5. O yüksektilmiş tavana, kubbeye, 6. Yakılıp tutuşturulan denize ki;
Ayetleri tek tek resimlerle görelim:
Tûr = tepe, kule = Kuleler (Beden) ve Tepeleri (Kafa)
İnce deriye satır satır yazılmış kitap = beyin korteksi yayılmış hali, ince deri. bütün yaşamınız, her şey beyninizde yazıyor
Beyt-i Mamur = En güzel biçimde imar edilmiş, yapılmış ev : Beyninizin evi, kafatası Beyin: insanoğlu olarak bildiğimiz evrendeki en muhteşem yapı
Yükseltilmiş tavan, kubbe : Tavanı, kubbesi yükseltilmiş tek ve muhteşem insan kafası.
Yükseltilmemiş tavanlar da burada:
Mısır'daki uzun kafaların sırrı büyük ihtimalle bu olabilir: Hz. Yusuf onlara öğrettikten sonraki dönemlerde, işin ilahi ve düşünsel, zihnen yükselme boyutunu artık unutan kraliyet ve firavun ailesi üyeleri, çocuklarının kafatasını böyle yükseltilmiş kubbeye çevirmeye uğraşan geleneği oluşturmuşlar. Böylece yüceldiklerini zannediyorlardı.
Tavanlar, kubbeler hepsi bir arada
Yakılan tutuşturulan dolu deniz: ışıl ışıl sinapslerle dolu beyin
Göklerde yükselmek ne demek biliyor musunuz? Bu muhteşem Beyt'i, yapıyı, evi yükseltmek ne demek biliyor musunuz? Algınızı, düşüncelerinizi, anlama kapasitenizi yükseltmek ve yüceltmek. Göklerin ne olduğunu anlıyor musunuz? Hz. İbrahim ve Hz. İsmail aşağıdaki ayette ne yapıyorlardı acaba, bunu derin derin düşünen hiç olmamış ne yazık ki...
Bakara 127. İbrahim ve İsmail Beytin (Evin -Ka'be'nin) sütunlarını, temellerini yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): 'Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin'
Bütün dünya bu ayetteki Beyt'in Kabe olduğuna inanmış. Yüksekliği 13 metre olan Kabe'nin 10 veya 12 metre olması ne anlama gelecekti, bunun ne önemi olacaktı acaba? Hz. İbrahim ve Hz İsmail düşüncelerinde, zihinlerinde yükselerek dua ediyorlardı, hüşu içinde olmak dediğimiz olaydır bu olayın gerçeği. Öylesine yüksekten düşüneceksiniz ki, uyanıkken rüyadaymışcasına dua edeceksiniz.
Bir düşünceye daldığınızda, yanınızda konuşulanları duymazsınız ya, "dalmışım" dersiniz. İşte ayne böyle bir huşu durumunda artık farklı düşünceler, sesler size ulaşmaz. Namaz kılarken bu mertebeye ulaştığınızda artık kafanızdan binbir türlü başka düşünceler geçmez. O mertebe korunmuştur ve şeytanlar oraya ulaşamazlar. Kovulurlar. Bunlar beyinsel aktivitelerdir. Aksonlar, dentritler ve sinaplerle beyinde iletişimin, düşüncelerin düzenlenmesidir. İşte tam bu noktada ulaşırsınız İbrahim makamına, şeytanların uzanamadığı, fikirlerinizi karıştıramadığı o yüksek mertebeye. Laf çalmaya çalışan şeytanların tutuldukları ateş de işte bu elektriksel sinapslerle engellenmeleridir.
UNUTMAYIN, HER ŞEY KAYDEDİLİYOR BEYNİNİZDE, SİZ UNUTSANIZ BİLE BÜTÜN DATA/BİLGİ ORADA DURUYOR VE ZATEN BİR KOPYASI "LEVH-İ MAHFUZ'DA" ARŞ'TA MEVCUT. YAPTIKLARINIZDAN NE BİR ZERRE NE DAHA KÜÇÜK HİÇ BİR ŞEY EKSİLMEZ/SİLİNMEZ, NE VARSA ORTAYA KONUR.
Ve... eklediğiniz, yüklediklerinizle nihayetinde beyninizin ağır çeken tarafı ahirette açılarak "kaydedilmiş kitabınız" olarak önünüze çıkarılacak. Sol taraf ağır basarsa, kitabınız sol taraftan gelecek, sağ taraf ağır basarsa kitabınız sağdan gelecek.
69/Hakka 25.Kitabı soldan verilen: “Keşke kitabım bana verilmeseydi” der. 69/Hakka 28.Malım bana hiçbir fayda sağlamadı. Fayda sağlamayan mallar ile ilgili kısa bir yazımı buradan okuyabilirsiniz ==> Zenginlik Lütuf mu?
KİTABINIZ (BEYNİNİZ/BİLİNCİNİZ/VİCDANINIZ) AÇILACAK, SİZ KENDİNİZ OKUYUP BİLECEKSİNİZ DURUMUNUZU. BU RESMİ TEKRAR GÖRECEĞİZ AŞAĞIDA, BAŞKA NELER İFADE ETTİĞİNİ DE ANLAYACAĞIZ. BEYNİNİZİN AÇILIP YAYILMIŞ ATLASINI GÖRÜYORSUNUZ BURADA, İNCE DERİYE YAZILMIŞ...AHİRETTE "RULO GİBİ" DÜRÜLECEK OLAN...
17/İsrâ 71.Kime de kitabı sağından verilirse bunlar, (sevinç içinde) kitaplarını okur, kıl kadar dahi olsa zulme uğramazlar. 69/Hakka 22.Yüksek bir cennette. 84/İnşikâk 8.O, kolay olan bir sorguyla hesaba çekilecektir.84/İnşikâk 9.Ve ailesinin yanına sevinç içinde dönecektir.
"Gece-Gündüz" ikilemesi Kuran'da en çok tekrarlanan metaforik konulardan birisidir. Bu ikilemenin insandaki karşılığı bilimsel olarak da yine Sol Beyin - Sağ Beyin olmaktadır. Ancak, düşünsel olarak "gece", bilinç kapanıp uykuya geçilmesinden sonrasını anlatır. Gündüz ise uyandıktan ve bilincimiz tam yerine gelince başlar. Nedense ayetlerde bu ikilemeyi hep "Güneş ve Ay" ikilemesi takip eder. Sizce neden olabilir acaba?
Araf 54. Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır. Gündüzü, durmaksızın kendisini kovalayan geceyle örten, Güneş'e, Ay'a ve yıldızlara Kendi buyruğuyla baş eğdirendir. ==> Yıldızların "nöronlar" olduğunu burada anlatmış/göstermiştim: Vahiy Anatomisi -1-
Enbiya 33.Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O'dur; her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor.
Hac 61.İşte böyle; çünkü Allah, geceyi gündüze bağlayıp katar ve gündüzü geceye bağlayıp-katar ==> Aşağıda göstereceğim CORPUS CALLOSUM ile iki bölümden oluşan beynimizde/aklımızda bağlantı/iletişim kurulur, ikisi birbirine katılır. Zıt yapıdadırlar, aynı ayetlerdeki "gece-gündüz ve "güneş-ay" gibi çekişip dururlar ama bu yoğun ve kesintisiz iletişimle "aklımız/nefsimiz" dengeyi sağlar, en azından sağlamaya çalışır.
İmran 190. Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün art arda gelişinde temiz akıl sahipleri için gerçekten ayetler vardır.
"Endişe-umut" "positif-negatif" "gece-gündüz" "inanmak-inkar etmek". Güneş, aydınlanmak ve huzura işarettir. Ay, loş ışıkta karamsarlık, gerçeği net görememektir. Bir an umutlanırsınız, bir an karamsar olursunuz. Sağ beyniniz umudun varlığına inanırken sol beyniniz dünyevi hesap kitapla sürekli endişelendirir sizi. Hangisinin kazanacağı tamamen her insanın, kendi nefsinin bağımsız kararı. Anatomik olarak ise; "güneş" Merkezi Sİnir Sistemi olarak beyin demektir. Ay is Periferik Sinir Sistemi. "ARZ=ardh" ise, başta kafamız olmak üzere bütün beden ve dünyadır.
TAOİZME GÖRE DE GECE VE GÜNDÜZ, GÜNEŞ VE AY BİRBİRİNİ KOVALIYOR Buraden okuyabilirsiniz İslam-Taoizm Kesişmesi
36 YASİN 40:Ne Güneş Ay’a erişebilir, ne de gece gündüzün önüne geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor
Beyin ve kafamızdan bahsetmişken ve bunların GÖKLERİ ifade ettiğini söylemişken ilave bir kanıt ve bir bonus bilgi daha eklemek istiyorum: GÖKLER = BEYİN KORTEKSİ, ARZ/YER=KAFATASI (VE BEDEN) DEVEKUŞU YUMURTASI VE İNSAN KAFASI = ARZ (ardh) = YER, ZEMİN
Böylece umarım hem inananların kafasını karıştıran hem de ateistlerin bir koz olarak kullandıkları bir ayetin daha bilimsel gerçeğini ortaya koymuş oluyoruz.
YÜZLERCE CANLININ YUMURTASINDAN İNSAN KAFATASIYLA YÜZDE YÜZ AYNI ORANLARA SAHİP OLANI DEVEKUŞU YUMURTASI...
79 Naziat 30. Sonra da yeri yayıp deve kuşu yumurtası biçiminde yuvarlattı.
Gök: Beyin Korteksi Gökler: Korteks Bölümleri, Gökleri aşmak = Akıl Seviyesi Yükselmesi Arz/Yer: Kafatası ve Beden
Oval Şekil indeksi %73-78 olan bir tavuk yumurtası ile karşılaştırıldığında, bir devekuşu yumurtası %81-85 indeksi ile daha ovaldir. Devekuşu yumurtaları tüm yumurtaların en büyüğüdür, ve ayrıca diğer yumurtalarda olduğundan farklı şekilde bir ucu diğer ucundaan daha sivri veya daha yuvarlak da değildir, simetriktir. https://www.sciencedirect.com/topics/agriculture-and-biological-sciences/ostriches
DEVEKUŞU YUMURTASI ORTALAMASI (81+85) / 2 = 82,5
Kafatası oranı veya sefalik oranı olarak da adlandırılan Sefalik İndeks, bebeklerinizin üstten bakınca kafa şeklini sınıflandırmak için kullanılacak ölçümdür. https://www.cappskids.org/cephalic-index-what-do-the-numbers-mean/ CI, kafatası genişliğinin kafatası uzunluğuna bölünerek 100 ile çarpımı olarak rapor edilen, ölçülen Sefalik İndeks Ölçeği (CI, CEPHALIC INDEX)
Normal Kafatası: 75 – 90 → NORMAL İNSAN KAFATASI ORTALAMASI (75 + 90) / 2 = 82,5
Problem: Hafif: 91 – 93, Orta: 94 – 97, Şiddetli: >97 Brakisefali = GA >%90, Dolikosefal = GA < %76 Fetal Baş Biyometrik Ölçümleri: Baş Çevresi (HC), Biparietal Çap (BPD) ve Oksipito-Ön Çap (OFD). (b) Fetal Femur Biyometrik Ölçümü: Femur Uzunluğu (FL).
AŞAĞIDA İNSAN KAFATASI VE DEVEKUŞU YUMURTASININ BİREBİR AYNI FORMDA/ŞEKİLDE OLDUĞUNU GÖREBİLİRSİNİZ.
Farklı Canlıların Kafatasları
Diğer yumurtaları da görmek isteyebilirsiniz:
Mü'min Suresi, 64. ayet:Allah, arzı sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size
Ayette sırayla ne deniyor: Arz, Gök ve ardından da "insanın suresi, şekli". Yani: İnsanın Kafası, Beyni/Zihin ve Bedeni.
beynimiz iki yarım küreden oluşuyor ve bu ikisini birbirine bağlayan “Corpus Callosum” 200 milyon sinir bağlantısı sayesinde iki taraf arasında durmaksızın devam eden muhteşem fiber iletişim ağıyla bilişsel ve psikolojik dengemizi sağlıyor.
Corpus Callosum Ultrason Görüntüsü, fetüs
İki beyin bir arada bütünselliği sağlayıp iki taraf hemen hemen aynı gibi görünse de aralarında küçük fakat ÇOK önemli farklar bulunuyor. Örneğin konuşma yeteneği sol tarafa ait, beynimizin sol tarafı olmasa hem konuşamayız ve hem de duyduklarımıza anlam veremeyiz. Bu farkın önemini aşağıda çok daha net anlayacaksınız.
Sağ tarafın benliğin efendisi, sol tarafın ise onun "çok çalışkan, zeki memuru" konumunda olduğunu, Einstein'in sözleri doğrultusunda da anlamak lazımdır.
Geçen yüzyıldaki ilk tıbbi çalışmalarda beynin her iki tarafının da farklı özellikte olduğu bulunmuştu fakat son çalışmalar bu farklılıkları bir taraftan teyit ederken diğer taraftan “Corpus Callosum” sayesinde beynin her iki tarafının tek bir bütün olarak çalıştıklarını gösterdi. O yüzden insanları doğuştan “sol beyin dominant” veya “sağ beyin dominant” olarak ayırmanın pek de doğru olmadığı anlaşıldı.
Özellikle çok ağır epilepsi vakalarında hastayı rahatlamak adına son çare olarak beynin bu bağlantısı ameliyatla kesilebiliyor. Bu durumdaki insanlar görünürde sanki normal bir yaşam sürmeye devam ediyorlar fakat yapılan deneylerden çıkan sonuçlar bunu hiç desteklemiyor.
Fiziksel tuhaflıkların yanında, sadece sol beyinle yapılan iletişimde bu insanlar “Tanrı’ya inanmadıklarını” söylerken, sadece sağ beyinle kurulan temasta ise aynı kişi “Tanrı’ya inandığını” söylüyor. Bunun sebebi, beynin sol yarım küresi materyel rasyonelleştirme ile öne çıkarken sağ yarım küresi ise yaratıcı ve sezgisel işlem üstünlüğüyle belirginleşiyor. Sol kısım yaşamın maddi taraflarına düşkün asosyal olup bencilleşip cimrileşirken, sağ kısım ise bunun tam aksini yapıyor, duygusal, sosyal, barışsever ve yardımsever oluyor. Aşağıdaki görseller bu farkı artistik açıdan GÜZEL sergiliyorlar.
Çalışmaların önemli sonuçlarından birisi gerçekten çok şaşırtıcı: Matematik, dil ve mantık türünden beceriler sol tarafa ait olduğuna göre bu tarafını iyi kullanan insanların dah zeki ve daha yüksek IQ sahibi olmaları beklenir değil mi? Malesef öyle değil. Her ne kadar bu işlemleri yapan beynimizin sol tarafı olsa da, bunlardan "anlamı ve doğru cevabı" çıkaran taraf beynimizin sağ yarım küresi.
"NEDİR BU DÜNYANIN HALİ" DİYENLERE CEVABI DA VERMİŞ OLUYORUZ: SOL BEYNİNİN KÖLESİ OLMUŞ İNSANLAR YÖNETİYOR DÜNYAYI, ÇOĞUNLUĞU SOL BEYNİNE YENİK DÜŞMÜŞ HALKLAR DOLDURUYOR DÜNYAYI.
MALESEF, DÜNYA GENELİNDE ŞEYTANLAR VE ŞEYTANÎ SİSTEM İŞ BAŞINDA...
Hem Einstein'ın sözünü hem de anatomik ve psikolojik anlamda "sağ-sol iki beyin" çalışmalarını Kuran tek bir ayetle bize zaten o kadar güzel haber vermiş ki:
17 İsra 23. Hevesini, arzularını (dünyevi zenginlik, zeklerini ve çıkarını) tanrı/ilah edineni gördün mü? Allah onu bir bilgi/ilim ile doğru yoldan saptırmış, kulağı ve kalbini mühürlemiş, gözünün üstüne de bir perde çekmiştir. Allah'tan başka/sonra, onu kim doğru yola iletebilir? Hala ibret almayacak mısınız?
Bilimsel çalışmaların gösterdiği gibi bir insan sol beynine gereğinden fazla itaat ederse, hele ki tamamen o doğrultudaki kararları uygularsa, onun vicdani ve ahlaki çöküşünü artık Allah'tan başka kimse durduramaz. Artık hiç bir tedaviye cevap vermez. Maddi çıkarlar ve zevkler artık onun tanrısı/ilahıdır. Bu ayetin öncesindeki ve sonrasındaki ayetler de bu gerçeği pekiştiriyorlar.
Yukarıda yazdığım "Vesveselere kapılan ve dünyevi Heveslerin peşinde koşanlar" benzerliği ve birlikteliğini sakın göz ardı etmeyiniz.
KİŞİLİĞİN KENDİ NEFSİNDİR, "Nefsin Kişiliğindir". Kişilik oluşmasının, bu beyinlerden birinin doğuştan dominant olmasından değil de hayat boyunca aralarında kurulan bağlantıların şekli ve gücüyle ilgili olduğu bulundu. Sağ veya sol dominant kişilik gelişiminin, kişinin düşünme sistemi ve karar mekanizmasındaki tercihlerine göre oluştuğu sonucuna varıyoruz. Yani hiç kimse doğuştan iyi veya kötü olmadığı gibi analitik veya artistik yapıda da değil. Ancak, hamilelik esnasında annenin ve ailenin durumu, bebek doğana kadar mutlaka etkili olabiliyor.
Nefsin kendi Kişiliğindir çünkü ayet diyor ki ve biliyoruz ki önümüze açılacak olan kitap kendi beynimiz, kendi hatıralarımız.
Hergün "Sevgili günlük..." diye başlayıp yazıyor beynimiz her uyandığında, tekrar uyuyana kadar.
Çalışmayı organize eden Louisville Üniversitesi'nde beyin cerrahı olan Zemmar, "Ölüm anında 900 saniyelik beyin aktivitesini ölçtük ve kalbin atması durduktan önceki ve sonraki 30 saniye içinde ne olduğunu araştırmak için özel bir odak noktası belirledik" dedi.
Bu mekanizmayla - hafıza hatırlama, rüya görme ve meditatif durumlarda ortaya çıkan bu beyin aktivite kalıpları - ölmeden hemen önce hatırladıklarını göstermektedir. Yani ölürken son saniyelerde hayatımızı tekrar görüyor, okuyor gibiyiz.
17 İsra 14. Oku kitabını. Bugün sana hesap sorucu olarak kendi nefsin yeter.
Sol beynimiz çevresini iki boyutlu bir ekran gibi algılıyor, derinlik olmadan, hızlı işlem/hesaplama yapan bilgisayar gibi ve matematiksel sonuca göre hemen/aceleyle kendi çıkarına/keyfine uygun kararlar vermek istiyor. Sağ beynimiz ise soldan gelen sonuçları/raporları aldıktan sonra bütünü görüp, bu sonucun AHLAKİ/VİCDANİ nitelikteki iyi ve kötü taraflarını tartarak ve sosyal açıdan etkilerini de hesaplayarak doğru kararı vermeye çalışıyor.
Bu konuda İngiliz Psikiyatrist Iain McGilchrist'in çalışmalarını görmenizi çok isterim. Burada açıklamak çok yer kaplayacak. İngilizce bilenler için kısa bir sunum yaptığı videosunu kopyalıyorum.
SOL BEYNİNİZ VESVESENİN KAYNAĞI ve DÜNYEVİ HEVESLERİN TAKİPÇİSİ, SAĞ BEYNİNİZ İSE VİCDANINIZIN SESİ.
SİZE VESVESE VEREN ŞEYTANIN ASLINDA KENDİ İÇİNİZDE, SOL BEYNİNİZ OLDUĞUNU ANLAMIŞ OLDUĞUNUZU UMUYORUM. ZATEN UNUTMAYINIZ Kİ "KONUŞMA YETENEĞİ" SOL TARAFA AİT VE ANCAK KONUŞABİLEN BİR BİLİNÇ "FISILDAYABİLİR". İRADELİ OLURSANIZ O ŞEYTANIN FISILTILARI SİZİN KİŞİLİĞİNİZE ÜSTÜNLÜK KURAMAZ, TAM TERSİNE SİZİN EMRİNİZDE ÇOK FAYDALI BİR ALET OLUR, BİLGİSAYARINIZ GİBİ.
Etrafınızdaki şeytanlara gelince, onlar da kendi beyinlerinin sol tarafına köle olmuş eş dost akrabalarınız, onların da size aynı şekilde vesvese vermesinden, FISILDAMALARINDAN başka bir şey değildir.
Evet, işte böyle, insanlar "şeytan" olurlar. Bunu da Kuran'dan, herkesin çok iyi bildiği bir sureyle teyit edelim mi:
Bu tercüme, rahmetli Yaşar Nuri Öztürk'e ait, Yüce Allah onu cennetine kabul eylesin.
Her iki beyin bir arada bir bütün olarak çalışırken VE bu farklı ve zıt özellikler sürekli bir kovalamaca ve üstünlük kavgası içindeyken, her iki taraftan Corpus Callosum ile beslenen aklımız, dengeyi sağlıyor ve mizacımıza göre bir karar veriyor: Vesveseyi dinlerse Günahı, Vicdanını dinlerse Sevabı seçiyor. Vesvese ve Heves kelimelerinin benzerliği dikkat çekici, etimolojik olarak incelemedim ama "Vesveseyi dinlemek" ile "Hevesine uymanın" sonuçları çok benzeşiyorlar.
Mizacımıza göre karar vermek de teyit ediliyor Kuran'da: 17 İsra 84. De ki: herkes kendi mizacına göre iş yapar. Kimin doğru yolda olduğunu en iyi Allah bilir.
Böylece, mizacınıza göre heybenin ya sol tarafını ya da sağ tarafını bir ömür boyunca dolduruyorsunuz. Aman çok dikkatli olup yükünüzü iyi seçiniz; maddi olanı değil vicdani olanı tercih ediniz. Konuyla ilgili bir yazımı buradan okuyabilirsiniz ==>Allah’a Borç Vermek ve Evrensel Olimpiyatlar
Bilimle devam edelim... Corpus Callosum sağ ve sol beyin yarı küreleri arasındaki iletişimi sağlar. Bu sinir dokusu demeti, kabaca tahminle 200 milyondan fazla akson (nöronların hücre gövdelerinden elektriksel uyarılar taşıyan sinir lifleri) içerir. Bu haliyle, Taoizm'deki Taijitu’nun beynimizdeki karşılığı ya “Corpus Callosum” olmalıdır, ya da "beynimizin iki yarısı, birisi Güneş, diğeri Ay"
Ön beyin kortexi (Frontal lobe) insanın en gelişmiş ve en son ortaya çıkan bölümü olan "neo (yeni) cortex" diye adlandırılan "üst beynin" CEO'su gibidir. Neokorteks, insan beyninin yüksek/üstün bilişsel işlevlerin kaynaklandığı düşünülen serebral korteksinin bir parçasıdır. Beyindeki doğal vadiler ve tepeler nedeniyle neokorteks, belirli işlevlere sahip dört ana lobdan oluşur. Tüm neokortekste yapısal benzerlik mevcuttur. Ancak araştırmalar, belirli işlevlerin farklı alanlarda yerelleştirildiğini göstermektedir. Bu lokalizasyon, hücre mimarisi, giriş ve çıkış bağlantısı, hücre tiplerinin oranı, modüler yapı ve mikro devre dahil olmak üzere bir dizi faktöre göre karakterize edilmiştir. Frontal loblar, hedefe yönelik davranışların seçiminden ve koordinasyonundan sorumludur. Neokorteksin bu bölgesinde, pekiştirmeli öğrenme ve karar verme gibi çoklu karmaşık süreçlerin inceliklerini yöneten "insanın yönetim kurulu" yürütme işlevi bulunur. Frontal lob bozuklukları arasında demans (bunama), Parkinson hastalığı ve Alzheimer hastalığı bulunur.
Şimdi beynimizin nerede olduğunu hatırlayalım: Boynumuza bağlı olarak onun üstünde yer alıyor. Peki Kuran ne diyor:
17. İsra 13.Biz her insanın kuşunu onun boynuna bağladık. Kıyamet günü kendisine , önünde açılmış olarak bulacağı bir kitap çıkaracağız.
Bu ayeti okuduktan sonra şimdi, yukarıda gördüğümüz resme bir de şu gözle tekrar bakınız lütfen: Boynumuzun üstüne tünemiş bir kuş gibi monte edilmiş olan beynimiz. BİR AYET DAHA VAR BUNU TEYİT EDEN aşağıda göreceksiniz. Boynumuza monte edilmiş olan bu kuş, ölüm sonrasında kanatlarını açacak ve uçup kitap olarak önümüze çıkacak. Bu kuşu insanlar "kader" veya "şans" olarak düşünmüşler hep, haksız da değiller; kaderinizi kendiniz yazıyor şansınızı kendiniz kullanıyorsunuz. Bu ise "özgür seçim", "seçim sizin" demekten farklı değil ve "acaba özgür irade var mı" diye soranlara da en net cevaptır.
Zaman ve mekandan münezzeh olan ALLAH bizim doğuşumuzdan ölümümüze kadar olacakları zaten bilir çünkü O'nun için "zaman yoktur, önce ve sonra yoktur" AHİR'DİR VE EVVEL'DİR O. Zaman "asr" insan içindir ve insanlar kendilerine verilen bu zaman yani "ÖMÜR" boyunca yaptıklarını, kendileri seçerek yaparlar. İnsanların ne yapacakları önceden programlanmamıştır, aksi halde bunun adı "KADER" olmazdı "KESİN" olurdu.
Üstünde yüzyıllardır tartışılıp durulan "Kader" konusu da bu kadar basit aslında. Hadid Suresinde bunu yeterince açıkladım. Buradan okuyabilirsiniz ==> Hadid Suresi: Bilim ile Yeniden
Aman çok dikkat edin, talih kuşunuzun sol kanadının yükü ağırlaşıp da uçarken sola çekmesin, doğru yoldan saptırmasın sizi. Sol tarafta "ateş/azap" var. Sağ tarafta ise "ödül". Talih kuşunuz size ödülü, büyük ikramiyeyi kazandırsın inşallah ve aklınızdan çıkarmayınız, bu bir piyango çekilişi gibi değil, dürüst yaşarsanız ve dürüst çalışırsanız mutlaka size de çok güzel bir ikramiye çıkıyor.
Bedenimizin omuzlarımızda taşıdığımız, beynimiz/aklımız bu ayette de net olarak anlaşılıyor. Konuların, ayetlerin birbiriyle olan bağlantısını doğru kurduğumuzda, dantel gibi nakış nakış güzelleşiyor KURAN.
67 Mülk 15. Yeryüzünü size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.
Bedenimizi idare eden beynimiz/aklımız olduğuna göre; Ayet diyor ki; siz = beyniniz/aklınız, yer = bedeniniz . Beyniniz yani siz/nefs, beynimizdeki korteks, omuzlarınızın üstündedir. Bedeniniz size boyun eğdirilmiştir ve siz de onun omuzları üstünde ne dilerseniz yaparsınız. Yersiniz, içersiniz ve dolaşırsınız.. Tamamen yazdıklarım doğrultusunda, çelişkisiz: Gökler = Beyin/Akıl/KORTEKS ve Yer = BEDEN. GÖKLER YERİN ÜSTÜNDE, OMUZLARINDADIR.
Mitolojiye bile baktığımızda; eskilerin "EVREN BOĞANIN OMUZLARINDADIR" inanışının kaynağı bu olamaz mı? Ya eski Yunan tanrılarından ATLAS'ın evreni/gökleri omuzunda taşıyor olması? Bazıları "dünyayı" taşıyor demiş olsa da gerçeği "evrendir".
Mısır'da Anadolu'da, Türklerde.. Boğa neden bu kadar yaygın olabilir? "Oğuz Türkleri" dediğimizde, güç ve kudreti anlatan Boğa (Öğüz-Öküz) anlatılmıyor mu?
Pek çok ayette belirtildiği gibi, Allah Kuran'da her şeyi yeterince açıklamış. Anlamayanlar lütfen uydurup durmasınlar, Allah'a güvenip iyi insanlar olarak beklesinler. Kuran ayetlerini sadece felsefe yaparak anlayamazsınız, bilim dışındaki kaynaklarla doğrulayamazsınız da. Gerekli olan esas "Bilim ve Vicdandır" ve garip bir şekilde bu iki kelime Latince kökeniyle Avrupa dillerinde iç içedir "Science-Conscience": Yani Bilim ve Vicdan iç içedir, felsefe ise bunun dışındadır. Felsefede vicdan konusunda bir konsensus bile bulunmuyor. Vicdanın ne olduğunda mutabık olamayan felsefe mi temeli vicdan olan Kuran'ı yorumlayacak? Onların durumu aşağıdaki Lokman suresi 6. ayetindeki gibidir.
Felsefeyi akıl ve mantıkla sağlanacak fayda çerçevesinde hayatın içinde önemsiyorum elbette. Fakat bilim ve vicdan dışında, sadece felsefeyle Kuran'dan hüküm çıkarmaya tamamen karşıyım. Çünkü karşılarında Kuran varsa ve onun ayetlerini gerçek bilimle ve vicdanımızla görebiliyorsak, felsefe yapmak "hava güzel, kuşlar ötüyor cik cik" demek kadar basit görünüyor bana. Buna itiraz edecek olanların önce yazının sonuna bir kısmını kopyaladığım, İngiltere, Manchester Üniversitesi felsefe profesörünün görüşünü okusunlar ve anlam çıkarsınlar lütfen.
31 Lokman 6.İnsanlardan, bilgisi olmadığı halde; (bilerek veya bilmeyerek) Allah'ın yolundan saptırmak ve onu hobi konusu/eğlence edinmek için (Kuran'daki) gerçeği, boş hadislerle/sözlerle (hadis ve felsefeyle) değiştirenler vardır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.31 Lokman 7.Ona ayetlerimiz okunduğu zaman sanki onları duymamış, sanki kulakları sağırmış gibi, kibirle umursamazlıktan gelir. Öyleyse onu, çok acı veren bir azaptan haberdar et.
Din ve Felsefe için ve bütün dinlerin Rahman'dan geldiğini gösterecek bir yazı da yazacağım inşallah. Aşağıdaki resmi hazırladım şimdilik. (Sonradan eklediğin not; yazıyı yazdım, ==> buradan okuyabilirsiniz <==
Yazıyı buraya kadar okuduysanız artık aşağıdaki ayete açıklama eklemem gerekmez sanırım: 17 İsra 12.Biz, geceyi ve gündüzü iki ayet yaptık; sonra gecenin ayetini silip gündüzün ayetini gösterici yaptık ki, Rabbinizden bir lütuf isteyesiniz, yılların sayısını ve hesabı bilesiniz. Biz her şeyi ayrıntılı bir biçimde açıkladık.
İnançların ve felsefesinin benzerliği ile bilimin bunu nasıl teyit ettiğini, ARŞ'ı, Kader'i boynumuzdaki kuşu, vesvese veren şeytanı detaylandırmadan kısaca ve kendimce gösterebildiğimi umarak felfesini yapmayı uzmanına/meraklılarına bırakıyorum. Bu yazıda "insan" için anlattıklarım hemen hemen bire bir "evren/kâinat" için de geçerli, yaratılışı, işleyişi ve sonu hep aynı prensip. Farklı yazılarımda bu benzerlikleri görebilirsiniz.
Internetten araştırdığım kadarıyla bu bağlantıları/benzerlikleri ve gece ile gündüzün beynimizin iki yarısı olduğunu, Merkezi ve Periferik Sinir Sistemini ifade ettiğini, kimin vesvese verdiğini, ARŞ'ı bu şekilde görüp henüz ortaya koyan olmamış. Zaten gören de biz değiliz, gösteren ALLAH. Yazı biraz uzun oldu, bütünlük sağlamak için pek çok konuyu bir araya sıkıştırmaya çalıştım, böyle olunca da her konuya yeterince değinmek mümkün olmadı. Böylesine derin konularda yazılacak daha epey şeyler var çünkü.
Hepimizin uyum içinde, şeytanın vesvesesinden/etkisinden uzak, iradeli, dengeli, makul, inanan, barışsever, iyiliksever insanlar olmamız dileğiyle, ARŞ'ın bizden beklediği şekilde yaşayalım inşallah.