• KURAN'DA MİKROSKOBİK & KOZMOLOJİK BİLGİLER
    • gereçler: bilim sağduyu bilgi inanç vicdan akıl adil sabır özgürlük
    • Bilim Işığın, Gölgen Cehaletin.
    • Kaçamayacaksın ışıktan, Gölgen ortaya çıkacak
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100079071813049
  • https://www.twitter.com/@asronspace
  • https://www.instagram.com/kilavuzoglu.mustafa/
  • https://www.youtube.com/channel/UCFVG7clKZdbDuVuLZ3T68jA
“4 ARZ” ve Arz'da Bozgun Cıkarmak

“DÖRT ARZ”’ ve ARZ'DA BOZGUN ÇIKARMAK
(Evet, Evrende 4 Temel Arz vardır)

KÂİNAT KUSURSUZDUR, MÜKEMMELDİR. DEĞİŞTİRMEYE KALKARSANIZ ANCAK BOZARSINIZ...

(Telefondan okuyorsanız ekranı yatay tutmanız önerilir)

Her zaman sadece Yeryüzü, Dünya diye anladığınız ARZ aslında ne demek biliyor musunuz?

  • Arz 1 = KOZMİK UZAY DOKUSU (Dünyanın Evi, Dünyayı meydana getirecek temel quantum elementleri ve atomları ARZ EDEN, üretip oluşturan)
  • Arz 2 = YERYÜZÜ/DÜNYA (Bedenin Evi, bedeni meydana getirecek molekülleri, aminoasitleri ARZ EDEN, üretip oluşturan)
  • Arz 3 = BEDEN (BAŞTA Kafatası, Beynin Evi, beyni besleyen ve bütün ihtiyaçlarını, enerjisini, yakıtını ARZ EDEN, üretip oluşturan)
  • Arz 4 = KURAN AYETLERİ (İlmin/Doğruluğun Evi, Bize Yaratıcıdan gelmiş olan ayetleri ARZ EDEN, Yaratıcının izniyle onu doğru anlamamıza izin veren)

Arz'da bozgun çıkarmak" ifadesi Kuran'da pek çok kez geçer. Bu yazıda Arzın sadece yeryüzü demek olmadığını anlayacak, diğer Arzlarda bozgun çıkarmanın çok daha büyük olaylar olduğunu öğreneceksiniz.

Genel kanı ile en basit olanından başlayalım:

          ARZ - 2          

İnsanın ortaya çıkması için gereken ortamı ve elementleri ARZ EDEN Dünyamız, Arz 2. Böyle olunca da "GÖK" atmosferden ibaret oluyor. Bu tanımıyla ARZ'ı Dünya ve Yeryüzü olarak bilmeyen yoktur ancak bu en yüzeysel olanıdır ve hepsi bu kadar değildir.

Dünyanın doğal dengelerini bozacak her türlü faaliyeti yapanlar, Allah’ın sevmediği insanlar olarak “ARZ’da bozgun çıkaranlardır ve bunun cezası olarak bütün kötü sonuçlarını “doğal afetlerle” sürekli olarak yaşıyoruz.

Bu başlık, çok göz önünde gerçekleştiği için farklı insanlar tarafından aşağıdaki ayet altında ele alınmıştır. Ben hiç detayına girmeyeceğim.

  • Rum Suresi, 41. Ayet: İnsanların ellerinin kazandıklarından dolayı karada ve denizde fesat çıktı. Umulur ki dönerler diye, (Allah) yaptıklarının bazılarını böylece onlara (azap/ceza olarak) tattırmaktadır.

Daha önceki yazılarımda, Allah'ın Yaratışındaki diğer 3 ARZ'ı da zaten göstermiştim. Şimdi, yukarıdaki RUM Suresi 41. Ayet'i bu üç ARZ başlığında açıklayacağım.

Aşağıda ARZ-4 başlığı altına yazdığım şu kısa notu buraya, en üste de çıkarıyorum "... pek çok ayette olduğu gibi, İnsanlar şu ayetin ne anlattığını da hiç anlamamışlar.

Neml Suresi, 93. ayet: “ De ki: Allah'a hamdolsun. O size dünyada ezici kudretini, mü'minler eliyle başınıza getireceği felâketleri gösterecek, her tarafa duyuracak. Siz de başınıza gelecekleri biliyorsunuz. Rabbin, işlediğiniz amellerden habersiz değildir, mühlet verir, ihmal etmez.” 

Kuran, şiir, şairlik ve nüktedanlığın yüceltildiği bir dönemde, dönemin bütün insanlarını kıskandıracak güzellikte bir şiirsellikle gönderilmiştir. Şimdi ise "Bilgi Çağı"ndayız ve Şükürler olsun ki, bize verilen ilimle, Allah'ın ayetlere dantel dantel işlediği post modern bilime taş çıkaran harika betimlemelerinin bilimsel karşılıklarını, ayetlerin hak doğrusunu görüp tanıyoruz ve her tarafa duyuruyoruz, yayıyoruz. Ancak, kafasını kuma gömen cahiller asla iflah olmazlar; hak gerçeğin önüne taş koymaktan hiç geri durmazlar ve "yanlış ezberleriyle" gölge etmekten başka işe de yaramazlar.

          ARZ - 3          

İnsan, beyni ve vicdanıyla var olan bilinçli bir varlık olarak ortaya çıkmıştır. İnsanı diğer mahlukattan ayırarak “İNSAN” olma özelliği katan işte bu bilinçtir ve  bilincimiz beyin içinde oluşan nöron ağlarıyla, sayısız bağlantı yollarıyla, ayetin dediği şekilde "Kendi Yollarını Ören Gök" olarak ön-beyin denilen Prefrontal Korteks’te (alnımızda) şekillenir. Bu oluşumu meydana getirebilmek için gereken bütün ihtiyaçlarını ARZ EDEN Bedenimiz, Arz 2.

96 Alak 15. Hayır, eğer vazgeçmezse, onu alnından tutup sürükleyeceğiz,

Kaderinizi kendiniz yazıyorsunuz; "boynunuzun üzerine yerleştirilmiş olan bu "Talih Kuşu"nuz, Aklınız ve Beyniniz ile.
İsra 13. Biz her insanın (can) kuşunu (ruhunu ve amel durumunu) kendi boynuna doladık, kıyamet gününde (ise) onun için açılmış olarak önüne konacak ve (amellerine) kavuşacak bir kitap çıkarırız.

  • Bakara Suresi, 205. ayet: O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) ARZ’da bozgun çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.
  • Bakara Suresi, 11. ayet: Kendilerine: "ARZ’da bozgun çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler.

İnsanı insan, bizi biz yapan beynimizdeki "neo/ prefrontal kortekstir" ve yapısal olarak tam da ayetin dediği şekilde altı farklı katmana ayrılıyor. Ve ayrıca, neden ayette "günahkarların "alınlarından" yakalanacağını" da açıklıyor. Beynimizi, aklımızı yaratan Yüce Allah, bizim aklımızın ötesinde en yüce Akıl seviyesinde, bize göre "EN ÜST AKIL, EN YÜCE MAKAM" diyebileceğimiz ARŞ'ta.... Bütün evren gibi bizim bütün benliğimiz de O'nun kontrolünde. O her şeyimizi görür, bilir, işitir çünkü bizim erişemediğimiz Üst Akıl = Bilinç-Üstü O'nundur.

İnsanın doğal yapısını değiştirmek veya geliştirmek üzere yapılacak her türlü Genetik türevler ve değişiklikler yapan/yapacak olan insanlar, Allah’ın sevmediği insanlar olarak “ARZ’da bozgun çıkaranlardır ve bunun cezası olarak bütün kötü sonuçlarını sürekli olarak yaşayacağız. GDO dediğimiz Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar da bu kapsamda ele alınmalıdır. Sonuçları, yeni hastalıklar ve özellikle kanser olarak ceza şeklinde ortaya çıkmaktadır...

Araf 54. Gerçekten sizin Rabbiniz, altı günde/kademede gökleri ve yeri yaratan, sonra arşa istiva eden Allah'tır.

==> BİLİNÇ ALTI DEYİMİNE ÇOK ALIŞIĞIZ, ŞİMDİ "BİLİNÇ ÜSTÜ" DEYİMİYLE ARŞ'I TANIMLAMANIN DOĞRULUĞU/GERÇEKLİĞİ DURUYOR KARŞIMIZDA:    ARŞ  =  BİLİNÇ ÜSTÜ   

Bilincimiz, vicdanımız ise insanın "GÖKLERİ"dir. Zihinsel, düşünsel olarak algımızı yükseltmek, vicdanımızı arındırmakla en doğru şekilde "Hak Yoldan" tırmanırız ARŞ'a doğru olan yolculuğumuzu.

Kuran müteşabih dediğimiz "teşbih sanatı" ayetleriyle bir taraftan evreni/kâinatı, diğer taraftan insanı anlatır. Bunun en güzel örneklerinden birisi de aşağıda göreceğiniz GÜNEŞ-AY-ARZ ile verilmiştir.

GÜNEŞ = BEYİN MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ 
AY = BEYİN İLE BEDEN ARASINDA YASITMAYI YAPAN ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ (KAFA SİNİRLERİ VE OMURGA SİNİRLERİ)
ARZ = BEDEN, VE EN BAŞTA BEYNİMİZİN EVİ OLAN KAFATASI (YÜKSELTİLMİŞ KUBBE/TAVAN)

1. Tur’a. 2. Satır satır yazılmış o kitaba. 3. Açılıp yayılmış ince deri üzerine. 4. Beyt-i Mamur’a, 5. O yükseltilmiş tavana, kubbeye, 6. Yakılıp tutuşturulan denize ki...

        6. Yakılıp Tutuşturulan Deniz
 Schizophrenia GIFs - Get the best gif on GIFER

Göklerde yükselmek ne demek biliyor musunuz? Bu muhteşem Beyt'i, yapıyı, evi yükseltmek ne demek biliyor musunuz? Algınızı, düşüncelerinizi, anlama kapasitenizi yükseltmek ve yüceltmek. Göklerin ne olduğunu anlıyor musunuz? Hz. İbrahim ve Hz. İsmail aşağıdaki ayette ne yapıyorlardı acaba, bunu derin derin düşünen hiç olmamış ne yazık ki...

Bakara 127. İbrahim ve İsmail Beytin (Evin -Ka'be'nin) sütunlarını, temellerini yükselttiğinde (ikisi şöyle dua etmişti): 'Rabbimiz bizden (bunu) kabul et. Şüphesiz, Sen işiten ve bilensin'

Bütün dünya bu ayetteki Beyt'in Kâbe olduğuna inanmış. Yüksekliği 13 metre olan Kâbe'nin 10 veya 12 metre olması ne anlama gelecekti, bunun ne önemi olacaktı acaba? Belki de vardır henüz bilmediğimiz. Ancak, Hz. İbrahim ve Hz İsmail düşüncelerinde, zihinlerinde yükselerek O'na dua ediyorlardı, hüşu içinde olmak dediğimiz olaydır bu olayın gerçeği. Öylesine yüksekten düşüneceksiniz ki, uyanıkken rüyadaymışcasına dua edeceksiniz.

67 Mülk 15. Arz'ı size boyun eğdiren O'dur. Şu halde yerin omuzlarında (üzerinde) dolaşın ve Allah'ın rızkından yeyin. Dönüş ancak O'nadır.

ARZ = Bedenimizin omuzlarında taşıdığımız, beynimiz/aklımız/nefsimiz = BİZ, bu ayette de net olarak anlaşılıyor. Konuların, ayetlerin birbiriyle olan bağlantısını doğru kurduğumuzda, dantel gibi nakış nakış güzelleşiyor KURAN. Bedenimiz bizim emrimize verilmiştir, boyun eğdirilmiştir ve biz onun omuzlarının üzerindeyiz

          ARZ - 1          

Dünyanın meydana gelebilmesi için gereken ATOMLARI oluşturan Temel Kuantum Elementleri üretip ARZ EDEN Uzay Dokusu, EVRENİN TOPRAĞI, Arz 3. (Evrenin 12 çift madde-antimadde ve 3 çift +1 harç malzemesi ile toplam 31 adet Kuantum Yapı Taşları ki biz antimadde hariç olarak 19 temel yapı taşından ibaretiz. Bu 19 temel yapı taşımız CERN’de hazırlanan tabloyla Kuran alfabesinin ilk 19 harfiyle eşleşmektedir)

Şu iki tablo birbirinin kopyasıdır desem...... Birisi "Tanrı Parçacığını bulan CERN'den Evrenin Yapı Taşları Tablosu, diğerini hepiniz biliyorsunuz zaten. Bu yazımızda Evrenin A-B-C'sini, EVRENSEL ALFABEYİ bulacağız ve böyle bir alfabenin insan elinden çıkmasının imkânsız olduğunu kesinlikle bileceksiniz. Buradan okuyabilirsiniz ==> Evrenin A-B-C'si

En temel anlamıyla ATOM’u parçalamak, UZAY DOKUSU’nda bozgun çıkarmak demektir. Nükleer santrallerden yayılan radyasyon ve Atom Bombası felaketleri başta olmak üzere, kâinatın yapı taşlarıyla, KOZMİK ARZ ile oynamanın sonuçlarıdır.

Hiroşima, atom bombası sonrası
Hiroshima | Map, Pictures, Bombing, & Facts | Britannica

  • Şuara Suresi, 7. ayet: ARZ’a bir bakmadılar mı ki, Biz onda her çiftten nice ürünler bitirdik.

İşte size her türden çift çift ürünler bitirip kâinatı, dünyayı ve sizi oluşturan "Temel Kuantum Elementleri" ARZ EDEN Uzay Dokusu...

Boş zannedilen uzayda, her yerde ve hatta içimizde sürekli olarak "madde-antimadde" çiftleri kendiliğinden ortaya çıkıp kaybolurlar. Ayrıca, görünen evrenimizdeki her madde-antimadde çiftinin de, göremediğimiz evrende süper-simetrik çiftleri vardır.

  • Ra'd Suresi, 25. ayet: Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın birleşmesini emrettiği şeyi kesip-koparanlar ve ARZ'da bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir. Kâinat, dünya ve bizler, Allah'ın birleşmesini emrettiği nötronlar protonlardan oluşan atomların ürünleriyiz. Atom bombası ve nükleer santrallerde bu atomlar parçalanıyorlar. CERN, İsviçre ve Fermilab, Amerika başta olmak üzere farklı merkezlerde, bir taraftan bilimde teknolojide ilerleme kaydetmek için yapılan çalışmalar, Allah'ın birleşmesini emrettiği şeyi parçalamak suretiyle yapılmaktadır. Rahman, kötü sonuçlarından hepimizi korusun inşallah.
  • Kehf Suresi, 84. ayet: Gerçekten, Biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona herşeyden bir yol (sebep) verdik.
  • Kehf Suresi, 94. ayet: Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?"
  • Kehf Suresi 100. ayet: O gün onları bırakmışızdır, birbirleri içinde dalgalanırlar. Sûra da üflenmiştir; hepsini bir araya toplamışızdır”

Yecüc = Karadelik ve Mecüc = Nötron Yıldızı. Evrende en büyük "bozgun" yaratabilecek en muhteşem oluşumlar. İki karadelik etkileşime girip yeterince yaklaştıklarında birbirleri etrafına dönmeye başlarlar ve aynı denizde dönüyorlarmış gibi uzayda, evrendeki en büyük hareketlere sebep olan yer çekimsel dalgalar (Gravitational Waves) oluştururlar. Bir asıra yakın süre teori olarak kalan uzaydaki bu tür kütle/yer çekimi dalgalarının varlığı iki sene önce bilimsel olarak ispatlanmıştır. Buradan okuyabilirsiniz ==>Zülkarneyn-Yecüc-Mecüc: Gravitasyon Dalgalari ve Karadelikler

Esasen birbiri etrafında dönen her oluşum, dünya güneş ve gezegenler de bu türden dalgalanmalar meydana getirirler ancak boyutları nispeten çok küçük olduğu için bunların çoğunu biz hiç hissetmeyiz bile. 
GIF gravitational, waves, loop, best animated GIFs vague, onda, schleife, ola, free download bucle,  

Birbirleri içinde dalgalanan karadeliklerin anlatımını resimlerde çok net olarak görüyoruz. Böylece, Kuran’ın başka bir betimlemesiyle yine bir “tam isabet” sağlanmış oluyoruz.

          ARZ - 4          

  • Arz 4 = KURAN AYETLERİ (Bize Yaratıcıdan gelmiş olan ayetleri ARZ EDEN, Yaratıcının izniyle onu doğru anlamamıza izin veren)

ARZ 4'te yani KURAN'da yapılacak bozgun ile Yaratıcının kelamını tahrif etmiş olursunuz ve bu haliyle O'nun katında, nezdinde diğer bozgunculardan da daha büyük bir azapla karşılaşırsınız. Malesef Kuran bazen cahillikten, anlaşılmadığından veya kötü niyetle ve dünyevi çıkarlar için öylesine tahrif edilmiştir ki, bu haliyle yanlış veya eksik ezberledikleri, öğretildikleri  ayetlerin Hak gerçeğini, doğrusunu anlatmaya kalkışan makul insanları artık "kötü" olarak damgalıyorlar.  Artık peygamber gelmeyecek fakat Yüce Allah, vakti geldikçe ayetlerinin hak doğrusunu, aşağıdaki ayetteki bildirdiği şekilde kullarına mutlaka gösterecektir. Onlar bu tavırlarıyla, Kuran'da pek çok kıssayla anlatılan yoldan çıkmış kavimlerin, gelen Allah elçileriyle alay etmeleri, onlara karşı cephe almalarından farksız durumdalar. Asıl yoldan çıkmış olanlar, onların ta kendileridir. Öyle görülüyor ki, pek çok ayette olduğu gibi, İnsanlar şu ayetin ne anlattığını da hiç anlamamışlar.

Neml Suresi, 93. ayet: “ Ve (onlara) de ki: “Allah’a hamdolsun, O size (yakında) ayetlerini gösterecektir, siz de onları tanıyıp  bileceksiniz.” Senin Rabbin, yaptıklarınızdan ve yapacaklarınızdan gafil değildir.” 

Kuran, şiir, şairlik ve nüktedanlığın yüceltildiği bir dönemde, dönemin bütün insanlarını kıskandıracak güzellikte bir şiirsellikle gönderilmiştir. Şimdi ise "Bilgi Çağı"ndayız ve Şükürler olsun ki, bize verilen ilimle, Allah'ın ayetlerine dantel dantel işlediği post modern bilime taş çıkaran betimlemelerinin bilimsel karşılıklarını, ayetlerin hak doğrusunu görüp tanıyoruz. Ancak, cahiller asla iflah olmazlar. Ayetin dediği gibi: Arkasını dönüp giden sağırlara sesimizi duyuramayız. Ben görevimizi yapıp açıklıyorum; Hidayet verecek, doğru yola iletecek olan ise sadece ve sadece Allah'tır.

Kuran bütün insanlık için Yaratıcının öngördüğü Anayasa kitabıdır. Burada değişiklikler yapmak, yani bozgun çıkarmak çok büyük toplumsal sorunlara yol açmıştır. En büyük bozgun örneklerinden bazıları: hırsızın elini kesmek, cariye/fuhuşa izin vermek, haram olmayan şeyleri haram kılmak, salât gibi çok üstün ahlâklı bir görevi sadece namaz kılmak seviyesine indirgemek, Din ile İbadeti birbirine karıştırmak, Yüce Allah "bozgun çıkarmayan, toplumsal görevlerini yerine getiren bütün insanlar dinde sizin kardeşinizdir" diyorken, Müslüman olmayanları düşman ilan etmek (kardeşlik konusunu buradan okuyabilirsiniz "Barışta Bütün İnsanlık Dinde Kardeştir", ...

Önemi itibarı ile Namaz örneğini aşağıda biraz açayım, detaylı olarak buradan okuyabilirsiniz: Dinin direği Namaz mıdır yoksa Salât mı?

Siz "ibadet etmek" ile "din" aynı şey zannediyorsunuz değil mi? O zaman neden Kuran'da ibadet farklı din farklı kelimeler olarak geçiyorlar. Kuran'da "namaz" diye bir kelime olmadığını biliyor muydunuz? Allah'ın emri Kuran'da "salat edin" iken biz neden "namaz kılmak" diyoruz?

İslam, Türkiye dahil, Arabistan'ın yukarısına doğru olan coğrarfyaya büyük ölçüde İran üzerinden açılabilmiştir. Farsça'dan (İran'dan) dilimize ve dünyaya yayılmış olan "namaz" kelimesi, şu anda ve asırlardır Kuran'daki "salât" kelimesi karşılığı olarak kullanılıyor. İbadet için Salât kelimesi Kuran'da bazı yerlerde "namaz" anlamında kullanılır, Allah'ı zikretmek, kıyam rüku ve secde ile birlikte.  Salât kelimesi, Kuran'da kullanıldığı yerlerin bir kısmında gerçekten "namaz kılmak" anlamındadır, ancak ekseriyetindeki anlamı ise "destek olmak, iyilik yapmak, salât = salih ameller işleyen iyi insanlar olmak, yardımlaşma ve dayanışma" demektir. BU KURAN DIŞI KELİME, KULAKTAN KULAĞA AKTARIMIN BİZİ ARZ-4'TE KURAN ANAYASASINDA NASIL BOZGUNA GÖTÜRECEĞİNİ DE ÇOK AÇIK ANLATMAKTADIR. AYNI SORUN, NESİLDEN NESİLE AKTARILAN HADİSLERDE DE AYNEN BAŞ GÖSTERMEKTEDİR. NEDEN Mİ? ALLAH VERİYOR BUNUN CEVABINI:

MÂİDE 41. ... Yahudilerden bazıları (Kuran'ı) yalancılık etmek için dinlerler, henüz senin huzuruna çıkmamış başka bir toplum için dinlerler. YERLERİNE OTURMUŞ KELİMELERİ YAPILARINI BOZUP DEĞİŞTİRİRLER...

Bu ayeti iyi okuyup anlayın; ARZ-4'de bozgun çıkarmanın yollarından birisi işte budur. İslam'ı doğrudan Kuran'dan öğrenmeyenler, başka kaynaklardan öğrenenler Yahudilerin, cahillerin ve şeytanların değiştirdiği kelimelerle öğrenirler Müslüman olmayı. Onlar, hem "salât" gibi en önemli kavramı, eksik olan "namaz" diye değiştirirler, hem de sevgili peygamberimizin sözlerini de bozup değiştirerek, dininizi yanlış öğrenmenize sebep olurlar. Ayrıca, bunları düzeltmeye çalışan Allah dostu insanları da taşlamaya kalkarlar ve sizi tam bir "sapkın kısır döngü içinde" kalmaya mecbur ederler. Sizler ise, "şeytanın aldattığı atalarınızdan kalan bu yanlışlara uyduğunuz halde kendinizi doğru yolda zannedersiniz (Zuhruf 37 ve Bakara 170)". Böylece, hadisler de kötü niyetlilerin ve cahillerin elinde ARZ-4'te yani anayasamızda bozgun çıkarmak için kullanılırlar.

Önce bir giriş yapalım, ardından da tamamını Kuran Ayetleriyle kanıtlayacağız inşallah.

Kuran'ın emrettiği şekilde düşünerek okuduğunuzda göreceksiniz ki, bu yazıdaki amaç kesinlikle namazı önemsizleştirmek değil, aksine "Kuran'da geçen Salât"ın namazdan daha kapsamlı olan gerçek önemini ortaya koymak ve Allah katında en hayırlı insanların kim olduklarını göstermektir.

Beyyine 7. İman edip salih amellerde bulunanlar ise; işte onlar da, yaratılmışların en hayırlılarıdır.

Allah, iman edenler arasındaki en hayırlı insanların "salih ameller işleyenler" yani iyilik yolunda çalışanlar olduğunu yukarıdaki ayetlerle bize bildiriyor: İMAN ET ve HAYIRLI İŞLER YAP, İYİLİK YAP. Cennete gideceklerin de bu "iman edip iyilik yapan, iyi olan" insanlar olduğunu sayısız ayette görebilirsiniz. Hiç kimse "namaz kılanların cennete gideceğine dair" tek bir ayet gösteremez. 

İranlıların istemeden de olsa sebep olduğu büyük problemi herkesin bildiği bir örnekte görebiliriz. Kötü niyetliler "Kuran'da namaz kılmayın, namaza yaklaşmayın" diye emir var derler ya, işte onun gibi. Bu dedikleri gerçekten Kuran'da yazıyor fakat bu emrin  doğrusu ve tamamı "sarhoşsanız namaz kılmayın (salât etmeyin), namaza (salât'a) yaklaşmayın" diyor. Salât konusu da aynı böyle. Salât "yardımlaşmak, dayanışma, destek olmak, iyi olmak, iyilik yapmak ve Kıyam, rüku ve secde ile ibadet edip Yaratan'dan yardım dilemek için dua etmek" demektir. Mavi ile belirttiğim "Allah'a ibadet ederek dua etmek" kısmı, kıyam, rüku ve secde ile birlikte bugün kullandığımız "namaz kılmak" demektir. Peki ya diğer ilk/kırmızı kısmına ne oldu? Beled Suresi 11. ayetin  ortaya koyduğu gibi "insanlara zor geldi; tam da ayetin bildirdiği "onlar dik yokuşa atılamadılar" ve  devamındaki ayetlerin açıkladığı gibi mallarından infak edemediler, iyilik yapmadılar, yoksulu yetimi doyurmadılar, köleyi serbest bırakmadılar...  Yani Allah'ın gerçek emrindeki zor olan kısım maviyle belirtiğim "namaz kılmak" değil kırmızı ile belirttiğim "dik yokuşa atılmak" idi.

Bu yazının ardından, konuyla ilgili olarak "Kuran'da Zelzele, Deprem Oluyor. Hissetmiyor musunuz?" diye bir yazı yazağım inşallah.

ARZ 4'ü anlamak için onun ilk sayfasından, ilk suresinden başlayalım. Özet vereceğim çünkü daha önce burada açıklamıştım ==> Fatiha: Kuran'ın Önsözü   Önsöz = FATİHA. Her Kitapta Önsöz Olur.

Neden ayrı değil İLK SURE olan Fatiha'nın Besmelesi, ama sonrasında bütün surelerde hep ayrı? Çünkü "ARZ/Yer ve SEMA/Gök Bir idi, Biz Onları Ayırdık" diyor ayetler.... BESMELE=GÖK, AYETLER=ARZ. Ayetler Arz, Çünkü Vicdanlı ve Dürüst bir yaşam için ihtiyacın olan bütün bilgileri sana ayetler ARZ ediyor. BESMELE, ARZ'dan ayrılmasının ardından 7 gök olarak düzenlenen Göklerin (İnsan Aklının) üst makamı, Yaratanın İstiva Etmiş Olduğu ARŞ.

Kısa bir surede ve kısa bir yazıda epey yeni kavram göreceksiniz inşallah. Birincisi de bu: 

  BESMELE = ARŞ   *  AYETLER = ARZ....

KURAN'ın ÖZÜ'dür derler FATİHA için, doğrudur ama ÖNSÖZÜ'dür esasında. KURAN'ın yazılmasının ve bize gönderilmesinin amacını anlatır.

Bu önsözde (A) "Doğru Yolda"** Gidip Bağışlanma ve Ödül Olarak Yüce Allah'ın Işığına/Nuruna, Mutluluğa Huzura Ulaşmak (B) "Yanlış Yola"** Sapıp Sonunda Gazabın/Mahrumiyet ve Pişmanlığın İçine Yuvarlanmak ifadeleriyle;

(1) İnsanın bir sınava girdiği ve bu sınav için çalışılması gereken kitabın KURAN olduğu bildirilmekte

(2) Evrenin (alemlerin) insan için bir sınav sahası, bir olimpiyat Köyü*** olarak ALLAH tarafından YARATILARAK KORUNDUĞU/SÜRDÜRÜLDÜĞÜ anlatılmakta olup

(3) Cevapların iki seçenekli olduğu ve YARATICI VE SINAVIN VARLIĞINA (a) İNANIYORUM (b) İNANMIYORUM şıklarından birini seçmekte serbest olunduğunu fakat "sınavda olduğu ya da olmadığı" konusunda ALLAH'tan samimi şekilde ve içten gelerek yardım istendiğinde, bu yardımın sağlanacağına vurgu yapılmaktadır. En önemli ve büyük yardım budur, diğer her türlü yardım çağrısına da içten ve samimi olunduğu sürece cevap verilecektir. (a) şıkkını seçenlerin Kuran'ı iyi çalışıp doğru anlamaları ve bu doğrultuda yaşamaları gerekiyor.

Nihayetinde, Yaratıcının varlığına inanıp, sınav süresi dolduktan sonraki değerlendirmede (YARGI VE HÜKÜM GÜNÜNDE) yeterli puana ulaşıp cezadan kurtulmak için sadece O'na dua etmek, O'ndan istemek ve O'nun gönderdiği Kitaba çalışmak gerektiğini ortaya koyar ve böylece ders zili çalar. KİTAP öğretilmeye başlanır; eğitim de Yaratıcının Alfabesiyle, harfleriyle başlar: ELİF LAM MİM (الٓم yani   " ا لٓ مٓۚ " Latin harfleriyle A-L-M).

HERKESE DERSLERİNDE BAŞARILAR...

Önsözden sonraki ilk bölüm "BAKARA" ilk ayet/ders Alfabe "A-L-M". Bakara suresiyle başlayarak takip eden surelerde artık;

- DOĞRU YOL'un Vicdan, Ahlak, Adalet, Yardımlaşma, Cömertlik ve Barış öncelikli bir yaşam sürmek
- YANLIŞ YOL'un Maddi zenginlikler, fiziksel ve bedensel hazlar, zevkler, arzularını vicdan ve adalet sınırlarını aşar derecede düşkün ve cimri olmak ve bu doğrultuda yaşamak...
olduğu detaylandırılarak örneklerle açıklanmaktadır.

BEYNİMİZ/AKLIMIZ, ÜSTÜNDE SADECE ALLAH'IN ARŞI OLAN BİLİNCİMİZİN TOPLAM 7 KATI, BUNLARDAN 6 BİLİNÇ SEVİYESİNE BİZ ULAŞABİLİYORUZ,  ARŞ İSE BUNLARIN DA  ÖTESİNDE TÜM GÖKLERİ/AKLIMIZI/BİLİNCİMİZİ KAPSIYOR/KUŞATIYOR. BU SEVİYEYİ AHİRETTE GÖRECEĞİZ İNŞALLAH, AYETLER BUNU SÖYLÜYORLAR.  "ERMİŞ" KATEGORİSİNE YÜKSELEBİLEN VE GÖNLÜNDEKİ KANDİLİ YAKABİLENLER, ALLAH'IN NURUNA ERENLER BİLE YEDİNCİ SEVİYEYE BU DÜNYADA ULAŞAMAZLAR.

BU 7 GÖKLERİN BEDENİMİZDEKİ/ARZDAKİ 7 KARŞILIĞINI DA GÖRELİM BASİTÇE: 

  1. 1. BAŞ -  2. BOYUN -  3. SAĞ KOL -  4. SOL KOL -  5. GÖVDE -  6. SAĞ BACAK -  7. SOL BACAK.

BUNLARIN HER BİRİ BEYNİMİZDE FARKLI BİR BÖLÜMDEN YÖNETİLİYORLAR VE BU YÜZDEN 7 GÖKLERİN YERDEKİ 7 KARŞILIKLARI OLUYORLAR.

İLK EMBRİYO OLUŞUMUNDA DA ÖNCE TEK TABAKA OLUŞUYOR, ARDINDAN GELİŞİP BEYİN VE BEDENİ OLUŞTURACAK TABAKALARA AYRILIYORLAR. İNSAN OLUŞUMUNDA DA "İLK ÖNCE, BAŞLANGIÇTA ARZ/YER VE GÖK BİR ARADA, SONRA AYRILIYORLAR, AYNI EVREN/KÂİNAT GİBİ" 
BEDENİMİZ AŞAĞIDAKİ GİBİ 7 ANA BÖLÜME AYRILIYOR, BİLİNCİMİZ DE ÖYLE. 
Why the Default Male is Not Just Annoying, But Also Harmful | Stick  figures, Stick figure family, Stick figure animation

EVREN - KURAN - İNSAN: HEPSİ ÖNCE BİR İKEN AYRILMIŞLAR, YER VE GÖK OLUŞMUŞ, GÖKLER 7 AYRI GÖK/KADEME OLARAK DÜZENLENMİŞ, YERDEN ONLARIN BENZERLERİ/KARŞILIKLARI OLUŞTURULMUŞ.

Yazının devamı için önemli sayılacak, hepimizin bildiği şu gerçeği öncelikle not edelim: Sevdiklerimizi yüceltmenin en muhteşem yolu, onların emanetlerine sahip çıkarak savundukları değerlerini ve geriye bıraktıkları eserlerini koruyup yaşatmaktır. Sevgili peygamberimizin bize neler emanet etmiş olduğunu iyice bir düşünün. Söz uçar, yazı kalır, bunu hiç unutmayın. 

49 Hucurat 7. “Bilin ki, Allah’ın elçisi aranızda bulunmaktadır.” Burada okuyabilirsiniz ==>> ARAMIZDAKİ PEYGAMBER

Şimdi yukarıdaki bu ayetle birlikte 3 farklı ayetle birlikte Yüce Allah’ın ilettiği ve anlamamız gereken hak/gerçek mesaj olarak yazıyorum. Elbette ki bunlar benim naçizâne görüşlerim; doğru olup olmadıklarına kendiniz karar verebilmeniz için dördünü birden okuyunuz lütfen, çok uzun değiller:

24 Nur 62. Müminler ancak Allah’a, Resulüne ve Resul’üne verdiği Kuran’a inananlardır. Onlar, önemli/hassas konularda karar vermek için onunla, yani Kuran’la birlikte çalışırlar ve doğru hükmü ve izni Kuran’da bulup ortaya çıkarmadan kesinlikle Kuran’dan ayrılmaz, onu bırakmazlar. İzni ve hükmü Kuran’da arayanlar kesinlikle Allah’a ve Resulüne, "Resul’ün emaneti ve halifesi olan Kuran’a" inananlardır. 

>> Evet, yanlış okumadınız, Hz. Muhammed’in bize, bütün insanlığa bıraktığı “halifesi Kuran’dır” ve kesinlikle başka insanlar, değillerdir. Kendilerini “halife” zanneden insanlar sadece krallık tahtına varis olmuş kişilerdir. Onlar ancak “güç” adına hareket eden, emir veren krallar, padişahlardır. Allah’ın elçisi artık sadece Kuran’dır ve gerçek halifeler ise “Kuran’dan doğru hüküm ve izin alabilenlerdir”.

Allah onlardan bazılarına, aradıkları konudaki hükmü Kuran’da bulmaları için izin verecektir. Yani Kuran size bu konudaki emrini gösterecek, sizin de anlayıp emin olmanızı sağlayacaktır. Kuran size izin vermemişse, cevabınızı tam olarak bulamıyorsanız, hüküm vermeyin, o konudaki hükmü anlamanızın vakti henüz gelmemiş demektir. Kuran'ı anlamadan hüküm verenler için Allah’tan onların affını, bağışlanmalarını dile, çünkü Allah Bağışlayandır, Kuşatan Muhafaza Edendir.

24 Nur 63. Resul’ün yani onun halifesi olan Kuran’ın çağrısını/ emrini/iznini/hükmünü, kendi kendinize verdiğiniz izinlerle/hükümlerle bir tutmayın. Allah çok iyi biliyor ki, birbirinize verdiğiniz hükümlerle/izinlerle Kuran’ın izninden ve gerçek hak hükmünden ayrılarak kaçıp duruyorsunuz. Böylece keyfinizin istediği şekilde uydurmalara, hadislere ve rivayetlere sığınarak, Allah’ın hükmünü aramanız gereken Kuran’a karşı onları siper ediyor, sıvışıyorsunuz. Bu şekilde Kuran’ın emrine/iznine/hükmüne karşı gelenler, Kuran’a itiraz edenler, kendilerini bir belânın, sapkınlığın/sapmışların içinde bulacaklar ve kendilerine büyük bir azap dokunacaktır. Bundan sakınmak için sadece ve sadece Allah’ın elçisine, bugünkü elçisi olan Kuran’a uyun.

49 Hucurat 2. Ey iman edenler! İnsanların hükümlerini ve rivayetlerini sakın Allah’ın Elçisinin halifesi ve onun yerine elçi olan Kuran’ın emrinin/hükmünün/izninin üstüne yükseltmeyin. Son söz, kesin hüküm, emir ve izin yalnızca Kuran’dan alınacaktır. Günlük hayatınızda birbirinize bağırdığınız, dilediğiniz gibi aranızda emir hüküm verdiğiniz gibi, adalet ve toplum düzeni konularında kesinlikle hükmünüzü, izninizi Allah’ın elçisi Hz. Muhammed’e Kuran olarak gönderdiği emirlerin ve izinlerin üzerine taşırmayın. Yoksa siz farkına bile varmadan, sevap ve güzel zannederek yaptıklarınızın hepsi boşa gider, cehennemin misafirleri olursunuz.

Ebediyete uğurlamış olduğunuz sevdiklerinize sahip çıkmanın en büyük göstergesi, onun emanetine, eserine sahip çıkma gayretinizdir. Sizler gerçekten Hz. Muhammed'i seven insanlar olsanız, onun bize emanet ettiği, Yüce Allah'ın kendisine "alemlere nur" olsun diye indirdiği "içinde her şeyi açıkladım" diyerek teyit ettiği Kuran'ı her şeyin üstünde tutarsınız ve onu en doğru şekilde anlamaya çabalarsınız. Anlamadığınız bir husus karşınıza çıkarsa, sabırla ve imanla onun gerçek hükmünün sadece ve sadece Allah'tan Kuran aracılığı ile size gelmesini beklersiniz. Oysa sizlerden çoğunuz ne yapıyorsunuz? Peygamberimizden size kalan(!) -kaldığını zannettiğiniz- suyunun suyu niteliğindeki dedikoduların peşinde bir ömür tüketiyorsunuz. Bu dedikodular, ayette söylenmiş olduğu gibi "ölmüş kardeşinizin etidir" ve sizler de afiyetle yiyorsunuz onun leşini.

Bu satırları okuyan bazı akılsızlar muhtemelen sevgili peygamberimiz Hz. Muhammed'in sözlerini reddediyorum zannedeceklerdir. Oysa dediğim şudur "Kuran'a uymayan bir sözü peygamberimiz söylemez, söylemiş olamaz" çünkü Kuran Allah'ın kelimesidir ve içinde hiçbir çelişki olmadığını da Yüce Allah ayetlerinde defalarca bildirmiştir. Buna rağmen beyinleri çocukluktan itibaren hadislere şartlandırılmış olanların, Kuran'a ters düşen hadislere inanmaya devam edip Kuran'ı dışlamaları akılsızlıktan başka bir şey değildir. Hadisler ancak ve ancak Kuran'a aykırı değilse peygamberimize atfedilebilir, inatla bunun aksini yapıp Kuran'a aykırı sözleri "peygamber hadisi, ehli sünnet yolu" zannetmeye devam eden cahiller, sevgili peygamberimizin günahını almaktan başka bir şey yapmıyorlar ve utanmazca bunu savunmalarının yanında ayrıca bu gerçeği ortaya koyanlara da haince saldırıyorlar.

49 Hucurat 7. “Bilin ki, Allah’ın elçisi aranızda bulunmaktadır.” >> Siz bu hükmün/bilginin sadece Hz. Muhammed zamanında onun etrafında yaşayan insanlara söylendiğini mi zannediyorsunuz? Öyle olsa, Allah’ın emirlerinin evrenselliğini ve bütün zamanları kapsadığını nasıl iddia edebilirsiniz. Sadece Hz. Muhammed ile beraber yaşayanlara emrediliyorsa, Kuran’ın bizim için ne hükmü olabilir ki? Allah’ın elçisi hâlâ aramızdaysa, bu ancak ve ancak onun bize bıraktığı Kuran olabilir. "Söz uçar, Yazı Kalır" demiştik, sizler uçan sözlerin peşinde o sözler gibi kanatsız dayanaksız uçmaya çalışırken, "hak olarak" gerçekten bize "yazılı kalmış" olanı, Kuran'ı göz ardı ediyorsunuz.

Kuran’ın yerine kimi elçi veya halife olarak kabul edebilirsiniz? Peygamber olmayan başka insanların yazdıkları şeyleri mi? Dünyanın en dürüst insanı bile yazmış olsa, onun yazdığını Allah’ın emri ve hükmü olan Kuran’dan üstün tutabilir misiniz? Allah size akıl vermemiş mi ki düşünüp doğrusunu, Allah'ın gönderdiği ve açık açık "içinde hiçbir şeyi eksik bırakmadım" dediği kitapta bulasınız? Bulamıyorsanız, sabırla bulmak için çalışın, Allah izin verdiği takdirde cevabınızı alacaksınız, Allah izin vermemişse hiç başka yollara sapmayın, Kuran üzerinde çalışarak ümit ve dua ile bekleyin.

“Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz” >> yani sizin kendi isteğinize ve keyfinize göre Kuran’ı eğip bükerseniz ve buna yalancı şahit olarak da “hadis” veya rivayetlere uyarsanız ve de sonunda kendinizi Kuran'a değil de Kuran’ı kendinize uydurursanız, tamamen yanlışa sapmış, doğru yoldan çıkmış olarak kötü işler yaparsınız, sadece günah kazanırsınız. Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı Kuran’ın emirlerine karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir. >> Demek ki, doğru yolda olanlar Kuran dışına çıkmayanlardır. Eğer siz Kuran’ı bırakıp da tutup efsanelere, rivayetlere ve kulaktan kulağa aktarılmış, yüzde yüz ispatlanması kesinlikle mümkün olmayan “peygamber sözü” diye sığınmaya çalıştığınız hadislere kapılırsanız, sonunuz hüsran olacaktır.

Başka örnekler olsa da, bir ayetle pekiştirmek isterim: 

Yunus 109. Sana vahyedilene uy ve Allah hüküm verinceye kadar sabret. O, hâkimlerin en hayırlısıdır. >> Peygamberimize "sana vahyedilene uy" dendiğine göre bizim de ona vahyedilmiş olan Kuran'a uymamızı söylemiyor mu bu ayet. Kuşkusuz evet.

Hadislerin doğru mu yoksa uydurma mı oldukları konusunda yapılabilecek tek çalışma, o hadisin Kuran'a yüzde yüz uygun olduğunu ve hiçbir ayetle çelişmediğini teyit etmek olabilir. Hiçbir hadis, Kuran ayetlerinin yerine veya üstüne geçemez. Hadis okuyorsanız dahi, onun gerçekten peygamberimizin sözü olduğunu anlamak için son sözü mutlaka Kuran söyleyecektir. Yüce Allah'ın kelamı olan Kuran mı doğrudur yoksa birilerinin "bunu peygamberimiz söyledi" diye ilettiği insan sözleri mi?

Güzel bir söz, anlamlı bir söz, Kuran’a uygun her söz peygamberimiz tarafından söylenmiş olabilir. Benzer sözler Allah dostu herhangi bir mümin tarafından da söylenmiş olabilir. Bunun dışında, Kuran’a uygun olmayan hiçbir sözü peygamberimiz söylemiş olamaz. Bunu iddia etmek bile şirktir, günahların en büyüğüdür.

“HER DAİM ARANIZDADIR ALLAH’IN ELÇİSİ” DİYOR AYET.
PEKİ NEREDE BU ELÇİ? HZ. MUHAMMED SON ELÇİ İSE, BUGÜN HÂLÂ ARAMIZDA BİR ELÇİ NASIL OLABİLİR? 
 

KURAN - PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED'İN BİZE TEK GERÇEK MİRASI... ONA SIKI SIKI SARILIN, EMANETİNE SAHİP ÇIKIN ! OKUYUN, ANLAYIN.


……....ARAMIZDAKİ EBEDÎ ELÇİ….………

BURADA YAZDIKLARIM HAYAT/YAŞAM KONULARINDAKİ GENEL BİLGİ VE GÖRÜŞLERİMİ ALLAH'IN KELAMI AYETLERLE BİRLEŞTİRMEKTEN İBARETİR. DOĞRUSUNU ALLAH BİLİR.

HEPİMİZE, DOĞRU YOL = Vicdan, Ahlak, Adalet, Yardımlaşma, Cömertlik ve Barış öncelikli bir yaşam sürmek NASİP OLSUN, YARATAN HEPİMİZİ NİMET VE LÜTUF VERDİKLERİNİN MUTLU OLANLARIN YOLUNA İLETSİN İNŞALLAH.

Doğru Yoldan sapmayın, Arz'da bozgun yaratmayın İNŞALLAH.

SEVGİLER, SELAMLAR,

ARZ’da BOZGUN ÇIKARMAK ile ilgili bazı ayetler:

  • Bakara Suresi, 11. ayet: Kendilerine: "ARZ’da bozgun çıkarmayın" denildiğinde: "Biz sadece ıslah edicileriz" derler.
  • Bakara Suresi, 27. ayet: Ki Allah'ın ahdini, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozarlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi ayırırlar ve ARZ’da bozgun çıkarırlar. Kayba uğrayanlar, işte bunlardır.
  • Bakara Suresi, 30. ayet: Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak Ben, ARZ’da bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz Seni şükrünle yüceltir ve takdis ederken, orada BOZGUN çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim" dedi.
  • Bakara Suresi, 205. ayet: O, iş başına geçti mi (ya da sırtını çevirip gitti mi) ARZ’da bozgun çıkarmaya, ekini ve nesli helak etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu sevmez.
  • Araf Suresi, 56. ayet: Düzene konulmasıından sonra ARZ'da bozgun çıkarmayın; O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyilik yapanlara pek yakındır.
  • Hud Suresi, 116. ayet: Sizden önceki nesillerden onlardan kurtardığımızdan pek azı dışında ARZ’da bozgunu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmalı değil miydi? Zulmedenler ise, içinde bulundukları refahın peşine düştüler. Onlar, suçlu-günahkarlardı.
  • Ra'd Suresi, 25. ayet: Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın birleşmesini emrettiği şeyi kesip-koparanlar ve ARZ’da bozgun çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.
  • Kehf Suresi, 84. ayet: Gerçekten, Biz ona ARZ’da güçlü kudretli bir iktidar verdik ve ona herşeyden bir yol (sebep) verdik.
  • Kehf Suresi, 94. ayet: Dediler ki: "Ey Zu'l-Karneyn, gerçekten Ye'cuc ve Me'cuc, ARZ’da bozgun çıkarıyorlar, bizimle onlar arasında bir sed inşa etmen için sana vergi verelim mi?"
  • Şuara Suresi, 7. ayet: ARZ’a bir bakmadılar mı ki, Biz onda her güzel (kerim) çiftten nice ürünler bitirdik.
  • Şuara Suresi, 152. ayet: "Ki onlar, ARZ’da bozgun çıkarıyor ve düzeni kurmuyorlar (ıslah etmiyorlar)."
  • Neml Suresi, 48. ayet: Şehirde dokuzlu bir çete vardı, ARZ'da bozgun çıkarıyorlar ve dirlik-düzenlik bırakmıyorlardı.
  • Mü'min Suresi, 75. ayet: İşte bu, sizin ARZ’da haksız yere şımarıp-azmanız ve azgınca ölçüyü taşırmanız dolayısıyladır.
  • Müzzemmil Suresi, 14. ayet: (Öyle) Bir gün ki, ARZ ve dağlar titremeye-tutulur ve dağlar göçüveren bir kum yığını olur.

 

  
3449 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam366
Toplam Ziyaret1240661
Linkler