Allah’a Yakın Olmak, Allah'ın Boyası Ne Demek? Allah’a Yakın Olmak Ne Demek, Nasıl Yakın Olunur?
Canlıların çoğunda insanla benzeşen bazı özellikler vardır elbette, fakat bilinç ve vicdan konusunda hiçbirisi insanla mukayese dahi edilemez. Öyle ki, bir mum ile güneşi kıyaslamaya benzer, çünkü insan Allah'ın boyasıyla boyanmıştır, Allah'ın üflediği ruh sayesinde O'nun özelliklerinden bazılarına sahiptir. Kuran'da herkesin "boya" olarak anladığı kelime esasında "özellikler, karakter" anlamındadır. En güzel özellikler, en üstün karakter, en güzel isimler Allah'a aittir. O yüzden ayetler diyor ki: Bu iki ayet diyor ki, Allah'ın karakterine, özelliklerine sarılmak senin için yeterlidir çünkü en üstün özellikler ve en üstün karakter Allah'ındır. İnsanı bütün diğer canlılardan ayıran ve ona eşsiz özelliklerini veren bilinç ve vicdan, Allah’ın insana kendi Ruhundan üflemiş olması sebebiyledir1 ve bu ise insanlık için büyük bir lütuf ve nimettir. Kuran’da “insana ruhumdan üfledim” diyen Yaratan, bunu önceki kutsal kitapta da “insanı kendime benzer yarattım” diyerek ifade etmiş. Ancak, bu benzerliği fiziksel açıdan değerlendirmek kesinlikle uygun değildir; Yaratıcının neye benzediği hakkında bizim fikir yürütebilmemiz pek mümkün değil ve Kuran da açıkça “siz Allah’ı kavrayamazsınız”2 diyor zaten. Ancak, Kuran’da Allah’ın bazı özelliklerini tanımamıza yardımcı olacak pek çok bilgi okuyoruz3. En başta, evreni ve her şeyi “yoktan” var edip yaratmış olan Yaratıcı, yani “Rahman”, ve bütün evrenin varlığını koruyup muhafaza eden, genişleterek büyüten “Rahim”. Bu iki özellik bütün surelerde yer alıyor ve bunlar gibi bazı diğer özellikler de ancak ve sadece O’na aittir4. Fakat, başka neler okuyoruz Allah ile ilgili? Bir kısmını sayalım: Koruyan, şefkatli, affedici, öğretici, adil, iyiliği öven ve ödüllendiren, kötülüğü yeren ve cezalandıran, cömert, rızık sağlayan, şifa veren, sonunda kesin adaleti sağlayan, doğruluk, hep doğru söyleyen, sözünde duran, şaşmaz ölçüyle yapan, hesabı kesin doğru olan, sonsuz ilim/bilgi sahibi, metanetli, sabırlı, makul, dost, veli, vekil, seven, yardım eden … Liste uzayıp gidiyor ve tamamı biz insanların “iyi insan olmak” kapsamında ele alarak değerlendirdiğimiz ve yücelttiğimiz özelliklerden oluşuyor. Bunların “iyi” olduklarını içgüdüsel olarak biliyoruz, sanki yaratılışta bize verilmiş gibi. Bir çocuk, annesinin huyunu ne kadar almış ise o kadar "annesine çekmiş" deriz ve bu haliyle "annesi gibi" yani annesine yakın bir kişilik olur. Huyları babasına benziyorsa "babasına çekmiş" diyoruz, vb. İşte, bize üflenen ruh ve bizi Allah’a benzer ve "yakın" kılan özellikler de bunlardır. En basit ifadeyle; Yaratıcının özelliklerini hayatımıza ne kadar yansıtabiliyorsak, O'nun sıfatlarına ne kadar sahipsek O’na o kadar yakınlaşmışız demektir. GERÇEK CENNETİ İSTİYORSANIZ, ÖNCE BU DÜNYAYI HERKES İÇİN BİR CENNETE ÇEVİRMEK ADINA YETERLİ GAYRETİ GÖSTERMELİSİNİZ. HEM FİKREN HEM FİİLEN. ** ALLAH'A YAKIN OLMAK İÇİN İNANMAK VE İBADET ETMEK, SAKAL BIRAKMAK, AK SAKALLI OLMAK YETMİYOR; O'NUN ÖZELLİKLERİNE SAHİP MİSİN ?
** ANCAK ALLAH'IN ÖZELLİKLERİNE SAHİP OLDUĞUN KADAR, SANA ÜFLEDİĞİ RUHA SAHİP ÇIKIP SERGİLEDİĞİN KADAR YAKINSIN ALLAH'A.
** TERAZİ BURADA, HER BİRİNİZ TARTIYA ÇIKINIZ:
*- - R̲ 𝐀̲ H̲ 𝐈̲̇ M̲:̲ ̲ 𝐇̲𝐄̲𝐑̲𝐊̲𝐄̲𝐒̲𝐈̲̇ ̲𝐕̲𝐄̲ ̲𝐇̲𝐄̲𝐑̲ ̲𝐒̧̲𝐄̲𝐘̲𝐈̲̇ ̲𝐊̲𝐎̲𝐑̲𝐔̲𝐘̲𝐔̲𝐏̲ ̲𝐊̲𝐎̲𝐋̲𝐋̲𝐔̲𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲ ̲𝐘̲𝐎̲𝐊̲𝐒̲𝐀̲ ̲𝐒̲𝐀̲𝐃̲𝐄̲𝐂̲𝐄̲ ̲𝐒̲𝐄̲𝐕̲𝐃̲𝐈̲̇𝐊̲𝐋̲𝐄̲𝐑̲𝐈̲̇𝐍̲𝐈̲̇ ̲𝐌̲𝐈̲̇?̲
*- -- 𝐀̲ D̲ 𝐈̲̇ L̲:̲ ̲ 𝐇̲𝐄̲𝐑̲𝐊̲𝐄̲𝐒̲𝐄̲ ̲𝐊̲𝐀̲𝐑̲𝐒̧̲𝐈̲ ̲𝐄̲𝐒̧̲𝐈̲̇𝐓̲ ̲𝐃̲𝐄̲𝐑̲𝐄̲𝐂̲𝐄̲𝐃̲𝐄̲ ̲𝐀̲𝐃̲𝐈̲̇𝐋̲ ̲𝐌̲𝐈̲̇𝐒̲𝐈̲̇𝐍̲ ̲𝐘̲𝐎̲𝐊̲𝐒̲𝐀̲ ̲𝐘̲𝐀̲𝐊̲𝐈̲𝐍̲𝐋̲𝐀̲𝐑̲𝐈̲𝐍̲𝐀̲ ̲𝐌̲𝐈̲?̲
*-̲ - 𝐀̲ L̲ 𝐈̲̇ M̲:̲ ̲ 𝐎̲̈𝐆̲̆𝐑̲𝐄̲𝐍̲𝐌̲𝐄̲𝐊̲ ̲𝐕̲𝐄̲ ̲𝐁̲𝐈̲̇𝐋̲𝐆̲𝐈̲̇𝐍̲𝐈̲̇ ̲𝐀̲𝐑̲𝐓̲𝐈̲𝐑̲𝐌̲𝐀̲𝐊̲ ̲𝐈̲̇𝐂̧̲𝐈̲̇𝐍̲ ̲𝐂̧̲𝐀̲𝐁̲𝐀̲𝐋̲𝐈̲𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲?̲
*-̲ - 𝐍̲ A̲ 𝐒̲ İ̲ 𝐑̲:̲ ̲İ̲H̲T̲İ̲Y̲A̲C̲I̲ ̲O̲L̲A̲N̲A̲,̲ ̲K̲İ̲M̲ ̲O̲L̲U̲R̲S̲A̲ ̲A̲Y̲I̲R̲T̲ ̲E̲T̲M̲E̲K̲S̲İ̲Z̲İ̲N̲ ̲Y̲A̲R̲D̲I̲M̲ ̲E̲D̲İ̲Y̲O̲R̲ ̲M̲U̲S̲U̲N̲?̲
*-̲ - A̲ 𝐅̲ F̲ 𝐔̲̈ V̲:̲ ̲ 𝐀̲𝐅̲𝐅̲𝐄̲𝐃̲𝐈̲̇𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲ ̲𝐘̲𝐎̲𝐊̲𝐒̲𝐀̲ ̲𝐊̲𝐈̲̇𝐍̲𝐂̲𝐈̲̇ ̲𝐌̲𝐈̲̇𝐒̲𝐈̲̇𝐍̲?̲ AFFETMEYİ Mİ ÖNERİYORSUN YOKSA KİNDAR OLMAYI MI?
*-̲ - 𝐇̲ Â̲ 𝐃̲ İ̲:̲ ̲İ̲N̲S̲A̲N̲L̲A̲R̲I̲ ̲G̲Ü̲Z̲E̲L̲ ̲D̲A̲V̲R̲A̲N̲M̲A̲Y̲A̲,̲ ̲Y̲A̲R̲D̲I̲M̲A̲ ̲V̲E̲ ̲B̲A̲R̲I̲Ş̲A̲ ̲S̲E̲V̲K̲E̲D̲İ̲Y̲O̲R̲ ̲M̲U̲S̲U̲N̲?̲
*-̲ - H̲ 𝐀̲ F̲ 𝐈̲̇ Z̲:̲ ̲ 𝐈̲̇𝐇̲𝐓̲𝐈̲̇𝐘̲𝐀̲𝐂̲𝐈̲ ̲𝐎̲𝐋̲𝐀̲𝐍̲𝐈̲ ̲𝐊̲𝐎̲𝐑̲𝐔̲𝐘̲𝐔̲𝐏̲ ̲𝐊̲𝐎̲𝐋̲𝐋̲𝐔̲𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲?̲
*-̲ - 𝐇̲ A̲ 𝐊̲ K̲:̲ ̲ 𝐃̲𝐎̲𝐆̲̆𝐑̲𝐔̲𝐃̲𝐀̲𝐍̲,̲ ̲𝐆̲𝐄̲𝐑̲𝐂̧̲𝐄̲𝐊̲𝐋̲𝐄̲𝐑̲𝐃̲𝐄̲𝐍̲ ̲𝐓̲𝐀̲𝐕̲𝐈̲̇𝐙̲ ̲𝐕̲𝐄̲𝐑̲𝐈̲̇𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲?̲
*-̲ - 𝐇̲ A̲ 𝐋̲ Î̲ 𝐌̲:̲ ̲ T̲A̲V̲I̲R̲L̲A̲R̲I̲N̲ ̲H̲E̲R̲ ̲D̲U̲R̲U̲M̲D̲A̲ ̲Ş̲E̲F̲K̲A̲T̲L̲İ̲ ̲V̲E̲ ̲K̲İ̲B̲A̲R̲ ̲M̲I̲?̲
*-̲ - L̲ 𝐀̲ T̲ 𝐈̲̇ F̲:̲ ̲ 𝐈̲̇𝐇̲𝐓̲𝐈̲̇𝐘̲𝐀̲𝐂̲𝐈̲ ̲𝐎̲𝐋̲𝐀̲𝐍̲𝐋̲𝐀̲𝐑̲𝐀̲ ̲"̲𝐂̲𝐎̲̈𝐌̲𝐄̲𝐑̲𝐓̲𝐂̧̲𝐄̲"̲ ̲𝐁̲𝐀̲𝐆̲̆𝐈̲𝐒̧̲ ̲𝐘̲𝐀̲𝐏̲𝐈̲𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲?̲
* -̲ - 𝐌̲ E̲ 𝐓̲ İ̲ 𝐍̲:̲ ̲ G̲Ü̲Ç̲L̲Ü̲K̲L̲E̲R̲E̲ ̲İ̲S̲Y̲A̲N̲ ̲E̲T̲M̲E̲D̲E̲N̲ ̲G̲Ö̲Ğ̲Ü̲S̲ ̲G̲E̲R̲E̲B̲İ̲L̲İ̲Y̲O̲R̲ ̲M̲U̲S̲U̲N̲?̲
* -̲ - N̲ 𝐔̲ R̲:̲ ̲ 𝐄̲𝐓̲𝐑̲𝐀̲𝐅̲𝐈̲𝐍̲𝐀̲ ̲𝐀̲𝐘̲𝐃̲𝐈̲𝐍̲𝐋̲𝐀̲𝐓̲𝐈̲𝐂̲𝐈̲ ̲𝐕̲𝐄̲ ̲𝐆̲𝐄̲𝐑̲𝐂̧̲𝐄̲𝐊̲ ̲𝐁̲𝐈̲̇𝐋̲𝐆̲𝐈̲̇𝐋̲𝐄̲𝐑̲ ̲𝐕̲𝐄̲𝐑̲𝐄̲𝐁̲𝐈̲̇𝐋̲𝐈̲̇𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲?̲
* - - H𝐀S𝐒İ𝐁: H𝐄S𝐀B𝐈N𝐈 𝐀D𝐀L𝐄T𝐋İ Y𝐀P𝐈Y𝐎R M𝐔S𝐔N, 𝐇E𝐌 𝐕İ𝐂D𝐀N𝐈̇ 𝐇E𝐌 𝐓İ𝐂A𝐑İ T𝐄R𝐀Z𝐈̇N D𝐎Ğ𝐑U T𝐀R𝐓I𝐘O𝐑 𝐌U?
* -̲ - R̲ 𝐀̲ U̲ 𝐅̲:̲ ̲ M̲U̲H̲T̲A̲Ç̲ ̲O̲L̲A̲N̲L̲A̲R̲ ̲İ̲Ç̲İ̲N̲ ̲Ü̲Z̲Ü̲L̲Ü̲Y̲O̲R̲ ̲V̲E̲ ̲Ş̲E̲F̲K̲A̲T̲L̲E̲ ̲Y̲A̲R̲D̲I̲M̲A̲ ̲K̲O̲Ş̲U̲Y̲O̲R̲ ̲M̲U̲S̲U̲N̲?̲
* -̲ - S̲ 𝐄̲ L̲ 𝐀̲ M̲:̲ ̲ 𝐈̲̇𝐍̲𝐒̲𝐀̲𝐍̲𝐋̲𝐀̲𝐑̲𝐈̲𝐍̲ ̲𝐁̲𝐀̲𝐑̲𝐈̲𝐒̧̲ ̲𝐕̲𝐄̲ ̲𝐇̲𝐔̲𝐙̲𝐔̲𝐑̲𝐔̲ ̲𝐈̲̇𝐂̧̲𝐈̲̇𝐍̲ ̲𝐂̧̲𝐀̲𝐁̲𝐀̲𝐋̲𝐈̲𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲?̲
* -̲ - 𝐒̧̲ E̲ 𝐊̲ U̲ 𝐑̲:̲ ̲ 𝐀̲𝐙̲ ̲𝐎̲𝐋̲𝐒̲𝐀̲ ̲𝐃̲𝐀̲,̲ ̲𝐂̧̲𝐎̲𝐊̲ ̲𝐎̲𝐋̲𝐒̲𝐀̲ ̲𝐃̲𝐀̲ ̲𝐒̧̲𝐔̲̈𝐊̲𝐑̲𝐄̲𝐃̲𝐈̲̇𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲?̲
* -̲ - 𝐓̲ E̲ 𝐕̲ V̲ 𝐀̲ B̲:̲ ̲ H̲A̲T̲A̲,̲ ̲Y̲A̲N̲L̲I̲Ş̲,̲ ̲K̲Ö̲T̲Ü̲L̲Ü̲K̲ ̲Y̲A̲P̲T̲I̲Ğ̲I̲N̲D̲A̲ ̲T̲E̲K̲R̲A̲R̲L̲A̲M̲A̲M̲A̲K̲ ̲İ̲Ç̲İ̲N̲ ̲T̲Ö̲V̲B̲E̲ ̲E̲D̲İ̲Y̲O̲R̲ ̲M̲U̲S̲U̲N̲?̲
*̲ - - V̲ 𝐄̲ D̲ 𝐔̲ D̲:̲ ̲ K̲A̲R̲Ş̲I̲L̲I̲K̲S̲I̲Z̲ ̲B̲İ̲L̲E̲ ̲O̲L̲S̲A̲ ̲H̲E̲R̲K̲E̲S̲E̲ ̲V̲E̲ ̲H̲E̲R̲ ̲Ş̲E̲Y̲E̲ ̲S̲E̲V̲G̲İ̲ ̲B̲E̲S̲L̲E̲Y̲E̲B̲İ̲L̲İ̲Y̲O̲R̲ ̲M̲U̲S̲U̲N̲?̲
*̲ - - V̲ 𝐄̲ K̲ 𝐈̲̇ L̲:̲ ̲S̲A̲N̲A̲ ̲Y̲E̲T̲K̲İ̲ ̲V̲E̲R̲E̲N̲ ̲İ̲Ç̲İ̲N̲ ̲H̲A̲K̲K̲A̲N̲İ̲Y̲E̲T̲L̲E̲ ̲V̲E̲ ̲D̲Ü̲R̲Ü̲S̲T̲L̲Ü̲K̲L̲E̲ ̲G̲E̲R̲E̲Ğ̲İ̲N̲İ̲ ̲Y̲A̲P̲I̲Y̲O̲R̲ ̲M̲U̲S̲U̲N̲?̲
̲- - V̲ 𝐄̲ L̲ 𝐈̲̇:̲ ̲ 𝐈̲̇𝐍̲𝐒̲𝐀̲𝐍̲𝐋̲𝐀̲𝐑̲𝐀̲ ̲𝐈̲̇𝐘̲𝐈̲̇𝐘̲𝐈̲̇,̲ ̲𝐃̲𝐎̲𝐆̲̆𝐑̲𝐔̲𝐘̲𝐔̲ ̲𝐕̲𝐄̲ ̲𝐆̲𝐄̲𝐑̲𝐂̧̲𝐄̲𝐆̲̆𝐈̲̇ ̲𝐆̲𝐎̲̈𝐒̲𝐓̲𝐄̲𝐑̲𝐌̲𝐄̲𝐊̲,̲ ̲𝐎̲̈𝐆̲̆𝐑̲𝐄̲𝐓̲𝐌̲𝐄̲𝐊̲ ̲𝐈̲̇𝐂̧̲𝐈̲̇𝐍̲ ̲𝐂̧̲𝐀̲𝐋̲𝐈̲𝐒̧̲𝐈̲𝐘̲𝐎̲𝐑̲ ̲𝐌̲𝐔̲𝐒̲𝐔̲𝐍̲?̲
Evet, Allah’a yaklaşmak adına yapmanız gerekenler bu özelliklere en yüksek seviyelerde sahip olmak, sahip olmak için çabalamak ve aksine olan duygu, arzu ve düşüncelerimizi ise sahip olduğumuz seçme özgürlüğü ve irademizle bastırmak, azaltmak ve mümkünse yok etmektir. Açıkçası, aşağıda yazılanları en fazla kimler yapabiliyorsa, Allah’ın özelliklerine o kadar sahip çıkıyor ve o ölçüde Allah’a yaklaşıyor demektir. Bunu hem manevi hem de maddi alanda fiilen de gösterebilmesi gerekiyor. Sadece düşünce seviyesinde kalması sizi Allah'a gereğince yakınlaştırmaz. “Cimrilikten vazgeçerek, paylaşarak, varlık biriktirip depolamaktan vazgeçerek, ihtiyaç fazlasını ihtiyaç sahiplerine vererek, maddi manevi her türlü yardım ederek, bizzat fiziksel olarak ve vakit harcayarak insanlık ve bütün canlılar yararına işler yaparak, aç, açıkta, yoksul ve köle bırakmayarak, kıskançlık ve haset etmeden, kin tutmadan, affederek, sabırlı ve adil ve dürüst olarak, toplumsal barış ve huzur ve herkesin özgürlüğü için çalışarak, insanları ayrıştırmadan herkese eşit davranarak, alçak gönüllü olarak, doğada ve adalette ve toplumda fesat çıkarmayarak, herkese karşı kibar ve nazik ve hoşgörülü ve saygılı ve sevecen ve dürüst davranarak …. “ “Biriktirip depoladığınız servetiniz sizi yakacak”5 diyor ayetler. İhtiyaç fazlası sahip olduklarınız, eğer ki yukarıda belirtilen hayır işlerinde kullanılmıyorsa, bunlar sizin belinizi bükecek ve yere batıracak “faydasız yüklerdir” ve bu yükünüz ne kadar ağırsa, “Din/Adalet Gününde” Allah’ın karşısında da o kadar boynu bükük, yamulmuş, eğilmiş, kirlenmiş ve değersiz olacaksınız. Dünya, bizimle birlikte bütün canlılara fazlasıyla yetecek kaynaklar sunuyor. Ulaştığımız her yer ve her şey bizim kontrolümüze verilmiş; yani İnsanlık Arz’a Halife kılınmış6. Balta girmemiş ormanlarda, insan yaşamayan bölgelerdeki canlıların rızkı, insana ihtiyaç duyulmaksızın, Allah’ın kurduğu muhteşem dengeli bir sistemle sağlanıyor. Kuşlar da, solucanlar da, bakteriler de mutlaka bir şekilde rızıklanıyorlar ve varlıklarını sürdürüyorlar. En gelişmiş hayvanlardan en basit tek hücreli canlılara kadar… Ancak; insan elinin değdiği ve ulaştığı her yerde “rızık paylaşımını yapmak ve insan-canlı-doğa adaleti sağlamak” insana verilmiş görevdir. Yani sadece insanlar arasında değil, bütün canlıların rızkını, emniyetini ve varoluşsal ihtiyaçlarını garanti altına almak insanlığın sorumluluğundadır ve bu görevi başarmak için gerekli bütün donanım da insanlara verilmiştir. Bu donanım, yukarıda saydığımız, Allah’ın bize ruhundan üflediği özelliklerdir. Kuranda bahsedilen ve başka varlıkların yüklenmekten korkup kabul edemediği, insanın ise cahil ve zalim olmasına rağmen “ben yaparım” diye cahil cesaretiyle ve kibirle öne atılarak üstlendiği görev, taşıması gereken yük de işte budur7. İnsanlık olarak isteyerek üstlendiğimiz görevimizde nasıl da başarısız olduğumuz gözler önünde. Hem sadece bugün için değil, istisnai birkaç dönem dışında bütün insanlık tarihi boyunca tam bir fiyasko.
İman eden fakat Allah’ın ruhunu taşıma şerefini gösteremeyen insanlar olduğu gibi, Allah’ın ruhunu yansıtan fakat iman etmeyen insanlar var elbette. Onlara gelince, önceki yazılarımdan kısaca göstereyim:
Şimdi, Allah’a yaklaşmak, O'na yakın olmak mı istiyorsunuz? Selamlar, Sevgiler, | |
4012 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |