• KURAN'DA MİKROSKOBİK & KOZMOLOJİK BİLGİLER
    • gereçler: bilim sağduyu bilgi inanç vicdan akıl adil sabır özgürlük
    • Bilim Işığın, Gölgen Cehaletin.
    • Kaçamayacaksın ışıktan, Gölgen ortaya çıkacak
  • Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/profile.php?id=100079071813049
  • https://www.twitter.com/@asronspace
  • https://www.instagram.com/kilavuzoglu.mustafa/
  • https://www.youtube.com/channel/UCFVG7clKZdbDuVuLZ3T68jA
Madem ki Kuran

İnsanlar çok merak edip sorguluyorlar: Madem ki Kuran "açık ve net bir kitap" neden inanan insanlar arasında bu kadar kargaşa var ve neden bazı ayetleri hiç anlamıyoruz. 

Çok makul bir soru. Detaylı araştırmadım fakat bildiğim kadarıyla buna uygun cevap verebilen pek olmamış.

Eminim ki bir ilkokul öğretmeni size çarpım tablosunu açıklayıp/öğretip de kitabını size gösterseydi hepiniz kolayca anlayacaktınız ne olduğunu. Bu öğretmenimiz size okuma yazmayı öğreten bir kitap getirip bunu da kolayca öğretebiliyor elbette. Aksi takdirde bu yazıyı okuyamazdınız. Sadece okuma yazma bilerek okuduğunuzu anlar, istediğinizi yazabilirsiniz ve sadece dört işlem ve çarpım tablosuyla da yaşamanız için gereken her türlü temel hesaplamayı yapabilirsiniz. Milyarlarca insan bu şekilde yaşıyor dünyada.

Hal böyle iken, içinde dört işlem de olan ama buradan mikroskobik sinir hücrelerinize, oradan da uzaydaki teleskobik nötron yıldızlarına kadar uzanan bilgileri barındıran ve Yaratıcı'dan geldiğine inandığımızı söylediğimiz bir KİTABIN tamamını anlamayı nasıl ve neden bekliyorsunuz? Hepiniz "dahi" profesörler misiniz yoksa? (profların bile yeterince zeki olmayanları var, o yüzden "dahi" olanları kastediyorum, bu arada). Güzel bir yaşam için gerekli temel bilgiler zaten verilmiş Kuran'da, fakat lise mezunu olmayanlar bile tutmuş diyor ki "ben bu kitabın bazı yerlerini anlamıyorum, öyleyse yokum".

Ayrıca, Kuran'ın tamamının "kolay" olduğunu size kim söylediyse, yalan söylemiş. Zor ve karmaşık olan ve ancak konunun uzmanlarının anlayabileceği yerleri de var fakat Kuran "açık" ve "detaylı" bir kitap ve büyük çoğunluğu kolay. 

Kuran, anlaması zor olan ayetler için diyor ki "Diğer kısmıysa çeşitli manalara benzerlik gösterir ayetlerdir. Yüreklerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onları tevil etmek (farklı anlamlara çekmek/yormak) için manaları açık olmayan ayetlere uyarlar. Halbuki onların tevilini ancak Allah bilir. Bilgide şüpheleri olmayacak kadar kuvvetli olanlarsa derler ki: Biz inandık ona, hepsi de Rabbimizdendir; bunu aklı tam olanlardan başkaları düşünemez." Deniyor ki; "bazı ayetleri ancak ve sadece bilim ve akıl sahipleri anlayabilirler ve bunu da yaptığımız benzetmelerde apaçık görürler". Ayrıca, alaycı ve inkarcı bir tavırla okursanız zaten hiçbir şey anlayamazsınız, önyargısız ve anlamak için okumalısınız.

Nükleer fizikte araştırma yapan bir profesörün notlarıyla birlikte nöroloji, beyin bilimi çalışan bir doçentin çalışma kitabını önünüze koysam ve her ikisi için de "bunlar gerçekten çok açık ve kolay anlaşılabilir" desem ne derdiniz. Yüzde doksan dokuzunuzun şöyle diyeceğinden eminim "bizimle dalga mı geçiyorsun?" Oysa başka bir fizik profesörü veya bir nörolog, o notları gayet açık bulacaktır.

"Kuantum Mekaniği"nden bir örnek vereyim, kaç kişi bunu anlayacak
     


Bunun adı Dirac Denklemi, çok uzun bir formülün özet hali. Parçacık fiziğinde (kuantum küçüklüğü seviyesinde evreni oluşturan atom altı parçacıklar) İngiliz fizikçi Paul Dirac tarafından 1928'de türetilen göreli bir dalga denklemidir. Serbest biçiminde veya elektromanyetik etkileşimler dahil olmak üzere, elektronlar ve kuarklar gibi paritenin bir simetri olduğu tüm spin-1⁄2 ağır parçacıkları tanımlar.

Dahi profesörlerden değilseniz siz anlamadınız belki ama bu konunun uzmanı bilim adamları tanıyıp anlıyorlar. Benzer durum anatomi, nöroloji, embriyoloji, uzay, evren vs gibi diğer konular için de geçerli.

"Düşünüyorum, öyleyse varım" diyorsunuz fakat insanın ve evrenin derin bilgilerini bilmediğiniz halde Yaratıcı'nın gönderdiği Kuran'daki her şeyi anlayacağınızı zannediyorsunuz. Size desem ki "İnsanı ve evreni anlamadığınıza göre; düşünemiyorsun, öyleyse yoksun", ne cevap vereceksiniz? Makul olup tekrar düşünün neyi inkâr ettiğinizi. 

Kapsamlı bir kitap düşünün, içinde ilkokul ortaokul konuları ve genel günlük hayat bilgilerinden kuantum fiziğe, beyin ve sinir sistemi ile embriyoloji bilgilerine ve hatta uzayın kozmolojik detaylarına kadar farklı konuları uzmanlık derecesinde tarif ediyor. Kitabı eline alan bir üniversite mezunu bile tutup şöyle diyecektir "bunun çoğu yerleri anlaşılabilir ve açık ama bazı kısımları çok karışık ve sanki bizimle alay ediyor, olmaz öyle şey, çok saçma şeyler". İşte, size Kuran'ı tarif ettim.

Bazıları ilaveten soruyor: "Kuran'da böyle kodlamalar, ileri derece bilgiler varsa, bunların bulmamız gerektiğini de bildirmesi gerekmez mi?". Bunu söyleyen pek çok ayet var ama fark etmiyorlar: "içinizde ve uzayda pek çok kanıtlar var" diyor "ancak ilim sahibi olanlar görüp anlar" diyor ve "araştırıp öğrenmeyecek misiniz" diye soruyor. Araştırınca da işte bu yazdıklarım ortaya çıkıyorlar birer birer, hepsi modern bilimle kanıtlanmış.

Üniversite mezunu, hatta doçent veya profesörler bile Kuran'a aynı şekilde negatif önyargıyla yaklaşabilirler. Kendi konuları dışında, anlamadıkları bilmedikleri şeylerle/ifadelerle karşılaşınca "olmaz öyle şey, saçma" diyeceklerdir/diyorlar. Oysa önyargılarını bırakıp ciddiye alarak kendi bilgisi kapsamında Kuran'ı değerlendiren bir fizik profesörü, saçmaymış gibi duran 31 tekrarda evreni oluşturan 31 çift parçacık sayısıyla ve toplam 114 surede bunların renklendirilmiş 57 çift parça sayısıyla karşılaştığında şaşkınlığını gizleyemeyecektir. Aynı şekilde, bir nöroloji profesörü de tuhaf gibi görünen benzetme ve ipuçlarının aslında tam da sinir sistemini ve nöronları tarif ettiğini kolayca fark edecektir.

Şunu da sıkça dile getiriyorlar: Sürekli korkutan, ceza vermekten, azaptan, yakmaktan bahseden bir Yaratıcı olur mu? Öncelikle, ceza vermekten bahsedildiğinden çok daha fazlası kadar affetmekten de bahsediliyor. Kuran'da "ceza" kelimesi 117 kez geçerken "affetmek" kelimesi 234 (tam 2 katı) kez geçiyor. Cezaevi olan Cehennem ve ödül bahçesi olan Cennet ise aynı sayıda geçiyorlar: 77 kez. Niyet ve algınızın nasıl çalıştığı çok önemli. Eğer siz sürekli yaramazlık yapıp da her defasında bunun sonuçlarından kurtulmayı umuyorsanız, "ceza" kelimesi size çok çok ağır gelecektir. Size bunun iki katı kadar affetmekten bahsedip, bir daha yaramazlık yapmazsanız size kat kat fazlasıyla ödül vereceğim denmesi ise göz ardı ediliyor. Bunun adına "algıda seçicilik" diyoruz. Diplomanızı alana kadar uslu durursanız, sonrasında zaten ne isterseniz yapabileceğiniz söyleniyor size, fakat siz kopya çekip ders çalışmadan sınıf geçmek peşindesiniz. O yüzden "ceza ve azap" kelimelerini görüyor, fakat daha fazlası olan affedilmek ve büyük ödülü ıskalıyorsunuz. 

Makul bir soru daha var sorulan: Dünyada çok iyi kalpli insanlar var fakat Allah'a ve Kuran'a inanmıyorlar. Böyle iyi insanları cezalandırmak doğru mu? Öncelikle, eğer bu iyi insanlar "Yaratıcı Allah" ve Kuran" konularından habersiz iseler, onlara herhangi bir ceza verilmez. Haberdar edildiğiniz ve uyarıldığınız halde inkar ederseniz, o zaman cezadan kaçış yok gibi duruyor. Trafik kurallarına saygılı, çok iyi ve usta bir şoför olabilirsiniz. Ancak, her hangi bir kontrolde polisler sizi durdurup ehliyetiniz olmadığını, hiç ehliyet almadığınızı görürlerse, o zaman çok iyi bir şoför olduğunuzu anlatıp, size ceza yazmamaları için ikna edin polisleri. Sonra da baştaki soruya siz cevap verin. İyi insan olmanızın mutlaka artı sonuçları olacaktır fakat bu sizi yine de "ehliyetsiz şekilde hayat sürmekten" dolayı ceza almaktan alıkoymayacaktır. Doğrusunu Yaratan bilir.

Yaklaşık 50 kadar, farklı dallarda uzmanlık gerektiren bilimsel kanıtlar buldum ve bunları yazmaya çalışıyorum. Kuran'da henüz anlamadığım hususlar var elbette, fakat bunun iki cevabı olabilir. Birincisi bazı konuları biz kendimiz fark etmeyebiliriz, ta ki bir ilham gelene, kafanızda "aha, burada anlatılan tam da şuna benziyor" diyene kadar. Alt yapınızın da hazır olması, bu ilhamı değerlendirecek eğitim, genel kültür ve zekânız olması gerekiyor. Allah tutup da karadeliklerle ilgili bir ilhamı, ilkokul mezunu birine verecek değil sonuçta. Dilerse onu da yapabilir elbette fakat Kuran'dan sonra her şeyin, O'nun koyduğu evrensel, doğa yasaları içinde işlemesi gerekiyor. İkinci sebep, insanoğlu olarak henüz çözemediğimiz ve dolayısıyla bilmediğimiz epey konular var. Bulup öğrendikçe, Kuran'da anlamadıklarımız da anlaşılır olacaktır.

Kuran'da fark ettiğim hususlar, bilimsel verilerin çok ötesinde bilişsel ve vicdani noktalar da içeriyorlar. İnananların kabaca bir ifadeyle yüzde doksan dokuzu Kuran'ı değil, efsaneleri, masalları ve geleneklerini yaşıyor ve savunuyorlar. Yaratıcıya iman konusunda hemfikir olunsa da, onlara Kuran'daki gerçek ifadeleri söylediğiniz zaman, kendilerinin "kafirler" diye niteledikleri gibi Kuran'ı inkar ediyorlar ancak bu şekilde kendilerinin de kafir=inkar edenler olduklarından bihaberler. İnanmayanlar da (ateist, deist vb.) onlardan pek farklı değiller, onların yaptığı da şu: Kuran'ı doğru anlamadan, o yanlış bilen inananların masalları, efsaneleri gibi zannedip onun üzerinden bilgisizce, "olur mu canım böyle şey" diyerek "masal felsefesi" yapıyorlar.

Bilimsel olmayan bazı konulara hafiften dokunduğum yazılar da yazdım. Fakat insana dair gördüğüm asıl yanlışlıkları, bulduğum bilimsel kanıtları tamamlayıp bunların kabul görmesinden sonra, kısmet olursa yazacağım inşallah

Bitirirken, size değerli profesörlerimizden bir örnek vereyim, hem de zekâsı ve eğitimi, genel kültürü çok yüksek bir jeolog: Kuran'ı iyi bildiğini söyleyen Sevgili Prof. Celal Şengör hocamız, kendi uzmanlık alanındaki bir ayetle ilgili olarak "yahu ben biliyorum bunun yanlış olduğunu" demişti. Çünkü ayette yazılanın ne olduğunu anlamamıştı: Celal Hoca da diğer pek çok insan gibi o ayette yazılanın "Dağ olan yerde deprem olmaz" dediğini zannediyormuş. Oysa öyle demiyor ayet, "Yeryüzü/arz/dünya sizi sarsmasın diye koca dağlar koyduk" diyor (Nahl suresi 15. ayet).

Olaya sadece "dağın olduğu yer" ya da "deprem" değil, bütün dünya olarak bilimsel açıdan baktığımızda, dağların yeryüzü için bir dengeleyici olduğu zaten kanıtlanmıştır. Dağlar konusu Dünya Ekonomik Forumunda önemli yer tutar ve bu konuyu inceleyen pek çok bilimsel vakıf ve bilimsel kurum vardır. Yani dağlar dünyamızda gerçekten çok önemliler ve yaşamın dengesini sağlayan en büyük unsurlardan birisidir. Bu denge bütün dünyayı kapsıyor, ayet sadece dağın olduğu yerden de bahsetmiyor. Ayrıca, deprem gibi "sarsılmayla" ilgili global bir katkı da sağlıyor zaten ve bu konuda da bilim adamları hemfikirler.

https://www.weforum.org/agenda/2019/04/why-mountains-matter-more-than-you-think/

https://www.oneearth.org/why-mountains-matter/ 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO): FAO'ya göre dağların önemli olmasının yedi nedeni: 
1. Dağlar Su İçin Önemlidir, çünkü dağlar dünyanın "su kuleleri"dir ve gezegenimiz için tüm tatlı su kaynaklarının yüzde 60 ila 80'ini sağlar. Bununla birlikte, mevcut tüm kayıtlar, dünyanın dört bir yanındaki sıradağlardaki buzulların iklim değişikliği nedeniyle geri çekilmekte ve yok olmakta olduğunu göstermektedir. Son on yılda en az 600 buzul tamamen yok oldu ve bu da aşağı havzada yaşayan milyarlarca kişinin bağımlı olduğu su kaynaklarını etkiledi.

2. İklim değişiklikleri afetleri tetiklediğinden, Dağlar Afet Riskinin Azaltılması İçin Önemlidir. Çığlar, çamur akıntıları ve toprak kaymaları akıntı yönünde yuvarlanıyor, çıplak ormanları yok ediyor, toplulukları ve nüfusu su basıyor.

3. Dağ destinasyonları küresel turizmin yaklaşık yüzde 15-20'sini çektiği ve önemli kültürel çeşitlilik, bilgi ve miras alanları olduğu için Turizm için Dağlar Önemlidir. Dağ turizmi uzak ve izole bölgelerde ekonomik kalkınmayı teşvik etme potansiyeline sahip olsa da, birçok dağ topluluğu hala fayda sağlayamıyor ve yoksulluk içinde yaşıyor.

4. Dağlar Gıda için Önemlidir çünkü tarımsal biyolojik çeşitliliğin önemli merkezleridir ve pirinç, patates, kinoa, domates ve arpa gibi sofralarımıza gelen birçok gıdaya ev sahipliği yapar. Yine de, gıda kıtlığı ve yetersiz beslenmeye karşı yüksek hassasiyete sahip dünyanın en aç halklarından bazılarına ev sahipliği yapıyorlar ve iklim değişikliği dağ tarımını etkiliyor.

5. Dağlar Gençler İçin Önemlidir, çünkü güzel manzaralara rağmen, özellikle kırsal kesimdeki gençler için dağlarda yaşam zor olabilir. Başka yerlerde iş aramak için köylerini terk etmeleri, gençlerin yokluğuna ve artan işgücü sıkıntısına yol açtı. Dağlardan göç, terkedilmiş tarım arazilerinde artışa, bozulmaya ve sıklıkla orman yangınlarına yol açar. Topluluk düzeyinde, kültürel değerler ve eski gelenekler kaybolur.

6. Dağlar Yerli Halklar İçin Önemlidir çünkü birçok dağlık bölge, değerli bilgilere, geleneklere ve dillere sahip olan ve bunları sürdüren eski yerli topluluklara ev sahipliği yapmaktadır. Dağ halkları dikkate değer arazi kullanım sistemleri geliştirmiş ve iklim değişkenliğine nasıl uyum sağlayacakları konusunda nesiller boyu birikmiş çok sayıda bilgi ve stratejiye sahiptir.

7. Dağlar Biyoçeşitlilik için Önemlidir çünkü dünyadaki biyolojik çeşitlilik sıcak noktalarının yarısı dağlarda yoğunlaşmıştır ve dağlar karasal biyolojik çeşitliliğin yaklaşık dörtte birini destekler. Dağlar, goriller, kar leoparı ve heybetli tahr gibi nadir hayvanlara ve orkide ve lobelia gibi çarpıcı güzellikteki bitkilere ev sahipliği yapar.

Sizi birkaç muhteşem dağ resimleriyle uğurlayalım:


ERİYEN BUZULLAR, BOZULAN EKOSİSTEM

 

  
1213 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi6
Bugün Toplam61
Toplam Ziyaret1127170
Linkler